Eduardo Galeano – Biz Hayır Diyoruz

Büyük Britanya’dan, İtalya’dan, İspanya’dan ve Almanya’dan büyük dedeler: Honduras’ta bir İsveç konsolosu çehresi. Bununla beraber her zaman Machu Picchu’nun taşları ya da ülkemin çakılları kadar Latin Amerikalı olduğumu biliyordum. Bunu biliyordum ve biliyorum, bir şey nasıl gerçekten biliniyorsa öyle: İçimde, en derinlerimden kafama doğru yolculuk ederek, tersine değil. Hâlâ kendisinden habersiz olan topraklara aitim. Kendisini ifşa etmesine -ifşa etmesine, isyan etmesine- yardım etmek için yazıyorum ve onu ararken kendimi arıyorum, onu bulurken kendimi buluyorum; onunla, onda kayboluyorum. SAPLANTI Çok kötü bir tarih öğrencisiydim. Bana tarihi, seramik müzesine ya da ölüler ülkesine ziyaret olarak öğrettiler. Geçmişin sessiz ya da dilsiz olmadığını keşfettiğimde yirmi yaşımı geçmiştim. Bunu Car-pentier romanları, Neruda şiirleri okuyarak keşfettim. Bunu kafelerdeki buluşmalarda Uruguay kırlarında ihtiyar bir savaşçı, o kadar ihtiyar ki yorgun göz kapaklarını açık tutmak için arasına küçük bir portakal sapı yerleştiren ama bir taraftan da mızrağının ucunda düşman bir süvariyi kaldıran çok ihtiyar bir savaşçı üzerine hikâyeler dinleyerek keşfettim. Sorarak keşfettim. Sorarak ve kendime sorarak; yaşadığımız bu gezegen nereden geliyordu, her dakika otuz çocuğun açlıktan ya da hastalıktan ölmesi için her dakika silahlara bir milyon dolar harcayıp hiçbir ceza görmeyen bu dünya nereden geliyordu? Sorarak ve kendime sorarak: Bu dünya, bizim dünyamız, bu mezbaha, bu tımarhane tanrının eseri mi, insanların eseri mi? Hangi geçmiş zamandan doğdu bu şimdiki zaman? Niçin bazı ülkeler diğer ülkelerin sahibine dönüştü, bazı insanlar diğer insanların, erkekler kadınların, kadınlar çocukların, mallar insanların sahiplerine dönüştü? Ben tarihçi değilim. Ben bir yazarım, Amerika’nın belleğine saplantısı olan, özellikle de Latin Amerika’nın, belleksizliğe mahkûm edilmiş şefkatli toprakların belleğine saplantısı olan bir yazar. ARAŞTIRMA Üç ayda, doksan gecede yazdım Latin Amerika’nın KesikDamarla-rı’m. Pek çok okumanın, pek çok yolculuğun, öfkenin, aşkın, şaşkınlığın sonucu oldu. Ve özellikle pek çok şüphenin sonucu doğdu: hep bir şeylere gebe olan verimli şüphenin.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir