Tarjei Vesaas – Buz Sarayı

Karanlığın içinde taze, beyaz bir al’ın parlıyor. On bir yaşında bir kız. Siss. Daha ancak öğle sonuydu, ama şimdiden kararmıştı ortalık. Güz sonunun acı ayazı. Yıldızlar var, ama ay yok, aydınlığı yansıtacak kar da yok . . . Karanlık öylesine yoğundu, yıldızlar olmasına karşın. Dört bir yanı ormanla kaplıydı,. o anda her şeyi. canlı ve titriyen her şeyi ölüm sessizliği sarmıştı. Siss, soğuğa karşı iyice sannmış, yürürken bir çok şey düşünüyordu. Unn’a gidiyordu ilk kez. şöyle böyle tanıdığı bir kız; alışmadığı bir şeye doğru, heyecan verici olması bundandı. Birden irkildi. Gürültülü bir ses yanda bırakmıştı düşüncelerini, düşlerini; uzaklarda sönerken yankısı gittikçe daha ötelere yayılan, çatırtıya benzer bir ses. Tam aşağıdaki büyük gölün üstünü örten buzdandı bu. Tehlikeli bir şey değildi. iyi haberdi gerçekte: buzun bir az daha güçlendiğini gös7 leriyordu. Top gihi patlıyordu yüzeyden ta diplere doğru uzun ve bıçak sırtı gibi dar yarıkları çatlatırken … Demek buz daha da güçleniyordu ve daha sağlamlaşıyordu her sabah. Dona çekme ne de uzamıştı bu güz! Isırıcı bir .soğuk. Ama soğuktan korkmuyordu Siss. Ondan değildi. Karanlıkta patlayan sesten :irkilmişti, · ama yol boyunca durmadan yürüdü gitti. Uzun değildi Unn’un yolu. Alışıktı Siss bu yola, aşağı yukarı okul yolu kadardı, ancak buna bir de yan patika ekleniyordu. İşte, hava pek de aydınlık olmadığı halde onu tek başına bırakmalarının nedeni buydu. Ana baba bu gibi şeylerden kaygılanmazlardı. Akşam evden çıkarken, anayol demişlerdi ona, korkacak ne var? Ses çıkarmamıştı. Oysa karanlıktan korkardı tek başına. Anayol. Doğru ama, gene de tek başına gitmek şaka değil hani. Bundan ötürü başını dik tutarak yürüyordu. Sıcak p�-ıltosunun içinde kalbi hafif hafif çarpıyordu. Kulakları tetikteydi.. Çünkü yolun iki yanı çok sessizdi, ve çünkü Siss, onu dinliyen daha nice tetikte kulak olduğunu düşünüyordu orada. İşte taş yoldan hiç durmaksızın, var gücü ile yürümesi bundandı: Ayak sesleri duyulmalıydı. Eğer parmaklarının ucuna basarak yürümek sevdasına düşseydi, işi bitikti, budalalık edip de koşmağa başlasaydı işte asıl o zaman tek başına kalmış demekti. Elbette paniğe kapılıverirdi ha demeden. Unn’u görmeğe gidiyordu Siss bu akşam. Akşamların ne denli uzun olduğu düşünülürse, epey vakti ölacaktı. Karanlık bastığına göre Siss, Unn 8 ile epey kalabilir ve tam yatma saatinde evinde olurdu. Unn’un evinde ne bulacağımı merak ediyorum. Elbet bir takım şeyler bulacağım, biliyorum. Unn’­ un okula geldiği ilk günden beri bunu bekliyordum, bütün güz. Neden bilmem. Bu buluşma düşüncesi çok yeniydi gerçekten, hemen o gün kararlaşmıştı. Uzun bir hazırlık döneminden sonra anlaşmışlardı ilk. Unn’a giderken umutla titriyordu. Pürüzsüz .alnından buz gibi damlalar iniyordu. 9 il UNN Heyecan verici bir şeye doğnı gidiyordu …. Karanlıktan korkusunu bastırmak için dim dik ve· sert yürürken Siss, Unn üstüne bildiklerini düşünüyordu. Çok birşey de bilmiyordu. Ve köyde ötekine berikine sormanın bir yaran olamazdı; kimsenin Unn üstüne ona anlatacak çok bir şey bildiği yoktu. Unn çok yeniydi burada. tlkyazdı geldiğinde, çok uzak bir bölgeden, arada bağlantı olmayan birbölgeden. Dediklerine göre, öksüz kaldıktan sonra gelmişti geçen ilkyaz. Annesi hastalanmış, ölmüştü,.. oturdukları yerde. Kadın nikahsızdı, yakın akrabaları da yoktu orada, ama burada, bu köyde bir ablası vardı, Unn işte bu teyzenin yanına gelmişti. Teyze uzun süredir buradaydı. Çok yakın oturdukları halde, Siss şöyle böyle tanıyordu onu. Küçük bir evde tek başına yaşıyordu kadın, elinden buncası geliyordu ancak. Bakkala çıktığı günler bir10 yana, öyle pek sık görünmezdi ortalıkta. Kadının Unn’u pek gönülden karşıladığını duymuştu Siss_ Annesiyle gitmişti onun evine bir kez; annesinin diktirecek dikişi vardı. Daha Unn’un adını bile duymadan, yıllar önce olmuştu bu. Siss, orda tek başına bir kadının, iyi bir kadınin oturduğunu hatırlıyordu. Hiç kimse kötü konuşmazdı ondan. Unn için de tıpkı böyle olmuştu oraya geldiğinde: kız arkadaşlarının yanına sokulmamıştı, oysa onlar bunu bekliyor, istiyorlardı. Onu yolda ya da insanın başkalarına görünmemezlik edemediği. yerlerde görüyorlardı. Yabancı imişler gibi bakıyorlardı birbirlerine. Yapacak bir şey yoktu. Anasız babasızdı, bu da onu çok başka bir duruma sokuyordu, arkadaşlarının anlıyamadığı bir çekicilik veriyordu ona. Bu garip durumun çok yakında sona ereceğini de biliyorlardı: güz geldiğinde onunla okulda karşı­ ! aşacaklardı ve böylece bu iş sona ermiş olacaktı. Siss, yaz boyunca Unn’a yaklaşmak için bir gi-· rişimde bulunmamıştı. Onu arada bir, iyi kalbli yaşlı teyzesiyle görmüştü. Siss ona her rastladığında, boyunun kendi boyunda olduğuna dikkat etmiştL Birbirlerine şaşkın şaşkın bakıyor ve çarçabuk geçip gidiyorlardı. Neden şaşırdıklarını da bilmiyorlardı, ama şu nedenden ötürü ama bu … Unn’un ürkek bir kız olduğu söyleniyordu, bu söz çok çekici geliyordu onlara. Bütün kızlar, bu ürkek olduğu söylenen Unn’la okulda karşılaşmayı bekliyorlardı. Siss bunu özel bir nedenden ötürü de istiyordu:­ gürültülü oyunlarında baş olarak bilinirdi o. Buyuran olmağa alışmıştı; bu durumun bir gün deği11 :$Cceğini düşünmemişti hiç; bundan da m�mnundu. Unn geldiğinde de baş olmayı beklemişti, olması gerekti. Okul açıldığında, sınıf her zamanki gibi Siss’in çevresinde toplandı, kızlar gibi oğlanlar da. Bu yıl da bu işten hoşlandığını anladı ve durumunu korumak için belki biraz çaba da harcadı. Unn uzak duruyordu, ürkekçe. Çocuklar onu ölçüp biçtiler ve hemen benimsediler. Onunla bir :alıp veremedikleri yoktu. Güzel bir kız. Sevimli. Ama o durumunu değiştirmiyordu, olduğu yerde duruyordu. Ötekiler, onu aralarına almak için ufak tefek girişimlerde bulundular, ama boşuna. Siss, arkadaşlarının ortasında onu bekleyerek durdu, ve ilk gün böyle geçti. Epey gün geçti. Unn’da yaklaşacağını gösteıııen bir belirti yoktu. Sonunda Siss onun yanına gitti ve, «Aramıza gelmez misin?» dedi. Unn başını sallamakla yetindi. Ama ikisi de, birbirlerinden hoşlandıklarını o an anladılar. İlgili bir bakış parladı aralarında: Buluşmalıyım onunla! Şaşırtıcı ama kuşkusuz. Siss, şaşkın şaşkın gene sordu. «Aramıza gelmiyecek misin?» Unn sıkıntı içinde gülümsedi. «Hayır.» «Ama neden?» Unn hala sıkıntı içinde gülümsüyordu. «Olmaz.» Siss, bir kandırmaca oynadıkları duygusuna kapıldı o an. «Nen var?» diye sordu Siss açıkça ve aptalca, der demez de pişman oldu. Unn kendisi ile ilgili bir şey yokmuş gibi davrandı. Tam tersine. u Unn kızardı. «Yo, öyle bir şey değil, ama . .. » «Hayır, ben de öyle bir şey demek istemedim,. istemedim hiç. Ama seni aramızda görmek bizi sevindirecek de . . . » «Bu konuda artık bana daha fazla birşey sorma,» dedi Unn. Siss, sanki başından aşağı bir kova soğuk su dökülmüş gibi dilsiz kaldı. Utana sıkıla arkadaşlarının yanına döndü ve durumu anlattı onlara. Onlar da bir daha Unn’u çağırmadılar. Tek başına kaldı kız, oyunlarına katılmadı. Kibirlinin biri diyenler oldu onun için, ama tutmadı bu, ve kimse· rahatsız etmeğe kalkmadı Unn’u … bu gibi şeyleri önliyen bir havası vardı sanki. Sınıfta Unn’un parlak bir öğrenci olduğu çok çabuk çıktı ortaya. Fakat o çalımlanmıyordu ve ötekiler bundan ötürü imrenme ile karışık bir saygı duymağa başladılar ona. Siss ·bütün bunlara dikkat ediyordu. Unn’un okul bahçesindeki bu yalnız durumundan ötürü zayıf. zavallı değil, tam tersine çok güçlü olduğunu anlıyordu. Siss, kendi küme arkadaşlarım kazanmak için bütün gücünü kullandı ve başardı; bununla birlikte, hiç bir şey yapmasa ve dayanağı olmasa da, Unn’un orada en güçlü durumda olduğunu anlıyordu. Unn’a yeniliyordu, ve belki ötekiler de bunu görüyorlardı, kim bilir! Ama öte yana geçmeğe cesaret edemiyorlardı. Siss ile Unn, karşı karşıya gelmiş iki savaşçl gibiydiler, ama sessiz bir savaştı bu, onunla yeni gelen arasında bir çatışma. Pek de üstü kapalı değil hani. Kısa bir süre sonra Siss, sınıfta Unn’un gözle13 rinin kendi üstünde olduğunu duymağa başladı. Unn birkaç sıra arkasında oturuyordu onun, bundan ötürü de elinde bol fırsat vardı.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir