1’rieste’de, 1872 yılında, sütunları nemli ve sağlık altyapısı yetersiz bir sarayda, yüzü Afrika’da aldığı bir yaranın izini taşıyan bir centilmen -İngiliz konsolosu yüzbaşı Richard Franr:is Burton- Bin Bir Gece Masalları da denen Elf Leyle ve Leyle’nin ün,lü tercümesine girişiyordu. Çalışmasının gizli amaçlarından biri de, Burton onu gölgede bırakmadan çok önce İngiltere’ de engin bir sözlük derlemiş olan (o da Mağripliler’e özgü koyu renkli bir sakala sahip, teni <Le tıpkı kendisininki gibi güneş yanığı) bir başka centilmeni gölgede bırakmaktı. Bu kişi� Galland’ın yapıtını gölgede bırakan, oldukça edepli bir Bin Bir Gece çeşitlemesinin yazarı, oryanltılist Edward William Lane’di. Rafael Cansinos Ansens, yapıtının bir yerinde, 9 gökteki yıldızları, klasik ve çağdaş on dört dilde selamlayabildiğini ileri sürer. Burton ise on yedi dilde düş görür, Semitik, Druid, Hint-Avrupa ve Afrika kökenli vs. otuz beş dili de layıkıyla bildiğinden söz ederdi. Bu dil bolluğu, betimlemelerini zayıflatmak şöyle dursun, abartılı görünen daha başka özelliklerle de örtüşür. Hudihras ‘ın onca dilde tek bir şey dememeye ‘muktedir’ bilimadamlarına yönelttiği sonu gelmez alaylara kimse ondan daha az hedef olamazdı. Burton söyleyecek çok şeyi olan bir adamdı ve yetmiş iki ciltten oluşan yapıtı da bunları söylemeyi sürdürüyor. Rasgele birkaç eserini sayalım: Goa ve Mavi Tepeler, 1851; Süngüyle Egzersiz Dizgeleri, 1853; Mekke ve Medine’ye Hac Yolculuğu, 1855; Orta Afrika’nın Göller Bölgesi, 1860; Azizler Kenti, 1861; Brezilya Yüksekovalarının Keşfi, 1869; Capo Verdeli Bir Hermafrodit Üzerine, 1869; Paraguay Savaş Meydanlarından Mektuplar, 1870; IBtima Thule ya da İzlanda’da Bir Yaz, 1875; Altın Sahilde Altın Ararken, 1883; Kılıcın Kitabı ( birinci cilt), 1884; yazar öldükten sonra ortaya çıkan ve Lady Burton tarafından ateşe atılan Şeyh Nefzavi’nin “Kokulu Bahçesi”nin kaderini paylaşan, Priapos ‘un ilham verdiği satirik şiirler derlemesi. Yazarın bu derlemeyle açığa çıkarttığı şey şudur: İngiliz yüzbaşının coğrafyaya ve insan olmanın insanlarca tanınan sayısız olanağına beslediği bir tutku vardır. Onu, uluslararası bir otelin asansörüyle sürekli inip çıkan ve sandığıyla yaptığı gösterinin üzerine tit10 reyen, seyahatten hoşlanmayan, ikidilli centilmen Morand ile karşılaştırıp anısını lekelemeyeceğim. Afganlı kıyafetine bürünen Burton, Arabistan’ın kutsal şehirlerini ziyaret etmiş; kemiklerini, derisini, acılar içindeki etini ve kanını Cehennem’in ateşinden koruması için Tanrı’ya seslenmiş; sam yelinden kavrulmuş dudaklarıyla Kabe’ de tapınılangöktaşına öpücük kondurmuştu. Bu serüven iyi bilinir; zira bir sünnetsizin, bir Hıristiyanın tapınağı kirlettiği fark edilseydi, ölümü kaçınılmaz olurdu. Daha önce de derviş kılığında Kahire’de, hastaların güvenini kazanmak için hokkabazlığa ve büyüye de baş vurmaktan geri durmayarak, hekimlik yapmıştı. 1858′ e doğru, N il’in gizli kaynaklarına yapılan bir sefere kılavuzluk etmiş ve bu görev sayesinde Tanganika Gölü’nü keefetmişti. Bu seferde sıtmaya yakalanmış; 1855’te Somalililer yanağını kargıyla delmişlerdi (Burton Habeşistan’ın iç bölgelerinde bulunan veAvrupalılar’a yasak bir şehir olan Harrar’dan gelmekteydi). Dokuz yıl sonra Dahomey ‘in törenlere düşkün yamyamlarının o korkunç misafirperverliğini yaşa <lı; dönüşünde “şüpheli bazı etler yediğine” dair -olasılıkla kendisi tarafından ortaya atılan ve kendisinin yaydığı şüphe götürmeyen- dediko <lular eksik olmadı. Yahudiler, demokrasi, dış işleri bakanlığı ve H ıristiyanlık, en fazla nefret ettiği; Lord Byron’la İslam ise saygı duyduğu şeylerdi. Tek başına icra edilen bir meslek olan yazarlığı değerli ve çoğul kılmayı bilmiştir, yazmaya, gün doğarken, her birinin üzerinde bir 11 kitap için gerekli malzemenin bulunduğu on bir yazı masasıyla doldurulmu§ geni§ bir salonda ba§lardı; bazı masaların üzerindeyse, bir bardak su içinde ı§ıltılı bir yasemin olurdu. Çok saygın dostluklara ve a§klara esin kaynağı olmu§tur; en önemlileri arasında “Poems and Ballads “ın ikinci bölümünü ona adayan -in recogııition of a friendship which 1 must always count among the highest honors of my life-1 ve ölümüne onlarca dizeyle ağıt yakan Swinburne ile olan dostluğunu anımsatmam yeterlidir. Bir dil§ünce ve eylem insani olan Burton, Mütenebbi’nin Divanı ‘ndaki §U böbürlenmeyi pekala kendine at/edebilirdi: At, çöl ve gece heni tanırlar, Konuk ve kılıç, kağıt ve kalem. Anla§ılacağı üzere, amatör yamyamlığın.dan artık ya§amayan onlarca dile hakim bilgeliğine dek, Burton’un efsanevi olarak niteleyebileceğimiz hiçbir özelliğini göz ardı etmedim. Nedeni çok açık; efsanevi Burton, Bin Bir Gece Masalları’nın çevirmenidir. Kimi zaman şiirle düzyazı arasındaki radikal ayrımın, okuyucunun beklentilerindeki farkların büyüklüğünden kaynaklandığını dil§ünmil§ümdür; §iirin düzyazıda asla göz yumulamayacak bir yoğunluğa sahip oUluğu varsayılır. Buna benzer bir §eye Burton’un eserlerin- · 1) Daima hayatımın en yüksek onurları arasında sayacağım bir dostluğun anısıııa. 12 de de rastlanır; ba§ka hiçbir Arap kültürü uzmanının rekabet edemeyeceği esaslı bir saygınlığa sahiptir o. Yasak olanı.n çekiciliğine kapılmıştır. Söz konusu olan, Burton Club’ın bin üyesi için bin kopyayla sınırlandırılml§ tek bir baskıdır ve yasal zorunluluk nedeniyle bir daha yayımlanamaz. (Leonard C. Smithers’in yeniden basımı, “çıkarılmasından kimsenin şikayetçi olmayacağı, en kötü zevklere hitap eden belli bölümleri metinden atmıştır”; Bennett Cerf’in temsili seçimiyse -ki metnin tamamı olduğu sanısını verir- bu arındırılmış metinden türemiştir.) Biraz abartma cesaretini göstereceğim; Sir Richard’ın Bin Bir Gece Masalları çevirisi üzerinde kalem oynatmak, eserin Denizci S indbad, tarafından kelimesi kelimesine Arapça’dan çevrilip yorumlanml§ bir çevirisi üzerinde kakm oynatmaktan daha az inandırıcı değildir. Burton’un çözmüş olduğu sorunlar sayısızdır ama basitkştirmek için bunları üç ana soruna indirgeyebiliriz; Arap kültürü uzmanı olarak ününü haklı ve daimi kılmak; ısrarlaLane’in metninden uzaklaşmak; yazılı bir çeşitlemeyle ondokuzuncu yüzyıl İngiliz centilmenlerinin ilgisini onüçüncü yüzyıl sözlü Müslüman anlatılarına çekmek. Bu amaçların ilki, belki de üçüncüsüyle çelişki içindedir; ikincisi ise, onu, şimdi açıklayacağım büyük bir yanll§a sürüklemiştir. Yüzlerce beyit ve §arkı Bin Bir Gece Masalları’nı süsler; Lane (kösnüllüğü ilgilendiren şeyler dışında yalan söylemeyi asla beceremezdi) onları aslına sadık kalarak sade bir düzyazı halinde 13 çevirmişti. Burton ise bir şairdi; 1880 yılında, Lady Burton’unFitzGerald’ın çevirdiği rubailerden daha üstün bulduğu evrimci bir rapsodi olan Kaside’ yi yayınlamıştı … Hasmının bulduğu, şiirsellikten uzak, düzyazı tarzındaki çözüm onu hep kızdırmıştı ve o da seçimini metni İngilizce dizeler haline dönüştürmekten yana kullandı; ne var ki, metne sadık kalma kuralına aykırı düştüğü için başarısız bir girişim olmuştu bu. Her şeyden öte, mantık kadar kulak zevki de aşağılanmıştı.

Richard F. Burton – Bin Bir Gece Masalları
PDF Kitap İndir |