P.D. Ouspensky’nin Tertium Organum (ilk kez 1912’de Rusya’da basıldı, daha sonra 1920’de İngilizceye çevrilerek İngiltere’de basıldı, o tarihten sonra da defalarca yeni basımları yapıldı) adlı eseri ile başlayıp, kısa çalışmalannı biraraya getirdiği bu yeni kitabına gelinceye dek basımı yapılan herhangi bir yazıh eserini yorumlayabilmek için; bizzat kendisinin de. Gerçeğe ulaşmanm ana metodu olarak yazüı anlatıma fazlaca bir inancı olmadığını hatırlamak yerinde olacaktır. Ancak (kendi çevresindeki grup üyelerinin, kendi aralannda Ouspensky’ye hitap ettikleri gibi) “O”, bilgehk yolunu ya da bilgiye ulaşma arzusunu küçümseyen bir tutuma da sahip değildi. Doymak bilmeyen ve hem de en ince nüanslan fark edebilen bir okuyucu olarak, Turgenev’i ilk kez okuduğunda altı yaşındaydı. Böyle genç bir yaş için olağan dışı sayılabilecek bir yeteneğin açık bir göstergesidir bu. On iki yaşına kadar doğal bilimler ve psikoloji üzerine eline geçen tüm yaymlan büyük bir açlıkla okuyup bitirmişti bile. On altı yaşına geldiğinde ise kendi ifadesiyle, artık yasal kariyer sıfatları edinmeme, ama geleneksel çalışma sahalarının dışında ve ötesindeki bilgi alanlan üzerinde yoğunlaşma kararı almıştı. “Papazların dini öldürdüğü gibi, profesörlerin de bilimi öldürdüğünü” söylemişti bir kez. Yerleşik bilimlerin hiç birinin kesinlikle var olan diğer boyutlan keşfedecek kadar ileri gidemediklerini, kendi deyimiyle “boş bir duvara” takılıp kaldıklarını hissediyordu. Ouspensky’nin bilgiyi iletmenin bir yolu olarak yazıya bağımlı olmadaki bu sonradan oluşan isteksizliği, her ikisi de öğrettiği sisteme aykın düşmeyen iki ana nedene bağlaruruştır. Birincisi, bir okul ya da grup çevresi ile ve bu ortamların içinde temellenen bir öğreti yoluyla kişinin kendi öz gelişimi üzerinde çalışmasının önemidir. Ouspensky’nin felsefesi; insanın, âdeta bir rüyadaymışçasına, mekanik bir biçimde kendi varlığını hareket ettiren bir makine olduğu ve tüm potansiyel kaynağının musluklannı açabilmek ve herhangi bir zamanda varlığının tam anlamıyla farkında olabilmek için disipline edilmiş bir çaba sayesinde, “kendini hatırlama” hamlesi gerçekleştirerek uyanmak zorunda olduğu görüşüne dayanıyordu. Kendini hatırlama, bir okulun da yardımıyla, belli bir sırada birbirini izleyen bir seri aşamayı gerektiren zor bir süreçti; bu süreci başarıyla tamamlamanın ödülü ise, kendi üzerinde çalışma, kendi kendini kontrol ve negatif heyecanların dönüşümü yoluyla hedeflenen bir “tam şuurluluk hâli”ydi. Bu hâl; derin “uykusundan uyanma” çabasmdan kurtulan insanın, varhğınm sıradan ve gelişmemiş seviyelerinin asla farkmda olamayacağı daha yüksek bir realiteyi (ezoterik bilgi) görebildiği tam bir uyanıklık hâliydi. Tüm bunlarm anahtan, elbette ki, bilginin ve varhğm tekâmülü-nün, ancak doğru bir anlamayla birlikte ilerleme kaydedebileceği prensibine dayanan bir okul çalışmasıydı. Diğer pek çok sistemin aksine, Ouspensky’nin öğretisi, birey için salt tefekkür (contemplation) yoluyla başarılı olamıyor, ya da salt entelektüel yeteneğin egzersiz edilmesi yoluyla anlaşılamıyordu. İşte bu yüzdendir ki Ouspensky, tüm yaşamı boyunca “sisteminin herhangi bir kitaptan öğrenilemeyeceğini” vurguladı. Mucizenin Araştırılması adlı kitabının Bilinmeyen Bir Öğretinin Parçalan (In Search of the Miraculous: Fragments “ŞUUR” Gerçeğin AraşUrtlmast 10 of an Unknown Teaching) (*) adlı bölümleri Ouspensky’nin Londra gruplarının daha eski üyelerine zaman zaman sesli olarak okunuyordu; ancak yine de bu yazılar orada hem bir tartışma ortamı yaratabilme açısından hem de özgün Rus grubunun düzeyini ve çalışmalarının yoğunluğunu gösterme amacıyla kullanılıyorlardı. Bu yüzden Ouspensky’nin tüm kitapları, sisteminin nasıl çalıştığının bir sunuşu olarak algılanmalı, bu çalışmayı üstlenen “rehber kitaplar” olarak görülmemelidirler. Ouspensky’nin, bir öğretim aracı olarak kitabın değerinden kuşku duymasının ikinci temel nedeni ise, kendisinin, sözün gücüne fazlasıyla saygı duymasıdır. Devrim öncesi Rusya’sında sivrilmiş bir gazeteci olarak Ouspensky, yaşamını sözleriyle kazanıyordu, ama yine de sözlerin hem etki güçlerinin hem de kolayca kontrolden çıkabilme özelliklerinin farkmdaydı. Bir kâğıt üzerinde güzel bir biçimde dizilmiş sözcükler sıradan bir konuşmanın başaramayacağı bir biçimde düşünceyi iletebilirlerdi; ama öte yandan kusurlu yazılmış bir cümle, kendi içindeki belirsizlik yüzünden mesajım iletmekten çok, çarpıtılabilirdi. Ouspensky, doğru şartlarda doğru sözcük kullanımının öneminin öylesine farlondaydı ki, herhangi bir metni ilk yazıldığı yıldan itibaren tekrar ele alıp defalarca gözden geçirirdi. Bunun tipik bir örneği 1905’de yazılan, ama 1915’e kadar yayımlanmayan romanı Ivan Osokin’in Garip Yaşamı’dır. Kendisi, en çok bilinen eserlerinden Mucizenin Araştırılması isimli kitabmın Bilinmeyen Bir Öğretinin Parçalan adlı bölümleri de dahil olmai^ üzere birkaç kitabını asla yayıma uygun bulmamıştı. 1925’te müsveddesi hazır olan Mucizenin Araştırılması, Ouspensky’nin Londra gruplarına sesli olarak 1930’larda okunmuş, pek çok revizyondan geçmiş ve ölüm yılı olan 1947’de hâlâ yayımlanmamıştı. (*) Bu kitabın genişletilmiş Türkçesi, “İnsanın Gerçeği-Kendini Bilm ek” adıyla Ruh ve Madde Yayınları tarafından yayınlanmıştır. GİRİŞ 11 Ouspensky’yi iyi tanıyan ve toplantılarına pek çok kez katılan insanlar; onun, belirli bir durumu tanıınlamak için doğru sözcüklerin seçimini ne kadar önemsediğini, dinî ya da felsefî dile girmeyi reddettiğini ve içinde bulunduğu şartlardan çıkarılan hiçbir ifadenin anlamlı olamayacağınm farkmda olduğunu bilir ve hatırlarlardı. Eski öğrencilerinden birinin şöyle bir yorumu olmuştu: “Eğer biri ‘Bay Ouspensky geçen hafta demişti ki…’ diye cümlesine başlarsa soruyu sonuna kadar dinler ve sonra ‘Fakat bunu neyle ilişkili olarak söylemiştim? diye sorardı.” Aynca bu öğrenciler, onun, yayımlanan sözlerin müthiş etkisine olan saygısım da hatırlarlar -yani, bir kitaba hapsedilen bir felsefenin, devamlı tetkik edilmesi ve tek rehber addedilmesi sebebiyle Medler’in ve İranhlarm kanunlan kadar ölü bir şekil olarak oraya âdeta bir mezar gibi gömülmesi ihtimali… Ouspensky’nin bir kitap yayımlama riskini fark etmesi ve kendi eserini iki karton k^pak arasmda görmeye karar vermekte çekinceli davranması, buradan ileri gelir. (Xıspensky, yazüı anlatmun olduğu kadar sözlü anlatımın da bir ustasıydı. Kendisi her şeyden önce bir öğretmendi ve bu küçük kitapta beş ana başhkta toplanan çahşma; çahşma odasmda yapayalnız yazan bir adamm değil, yavaş yavaş kavranabilen ve dinleyicilerinin yerinde sorulan ve yürekten gelen öğrenme istekleri sayesinde doğru olarak anlaşılabilen bir görüşler sistemini anlatan bir öğretmenin ürünüdür. Ouspensky tam yirmi altı yıl (1921-1947) sisteminin bünyesinde çalışmak isteyen ve önce konuya temel oluşturan bir konferans dinleyip, daha sonra da dikkatli ve yerinde sorular sorarak, konunun anlamım netleştirip açıklığa kavuşturan kişilerin katıldığı toplantılara başkanlık etti (Ouspensky tarafmdan talep edilen öz disiplinin çok önemli bir şartı, doğru sorular hazırlayabilmekti). Gruptan bir üyenin de dediği gibi: “ŞUUR” Gerçeğin Araşttrtimast 12 “Dersler, 3 aylık bir süre içinde 60-70 kişilik bir grup oluşturan kişilere haftada bir kez Ouspensky adına okunuyordu. Toplantılar iki saat sürüyordu; her toplantıda bir dersin yarısı okunuyor, daha sonra Ouspensky’nin kendisinin cevaplayacağı sorular sorulması isteniyordu…” Ouspensky’nin stenoyla yazılmış toplantı metinleri muhafaza edilerek bunlann özü ölümünden sonra uzun bir derleme hâline getirilmiş ve 1957’de Dördüncü Yol adıyla yayımlanmıştı. Bu kitapta çalışılacak fazlasıyla materyal vardı… ancak bunlardaki esas cevheri bulup çıkarmak çok zordu.” Elinizdeki bu eser, Ouspensky’nin ölümünden sonra ve Dördüncü Yol’un metinlerinin biraraya getirilmesinden önce; 1952’den 1955’e kadar asimda kitap olarak basılan beş kısa makaleden oluşmaktadır. Kitaplar özel dağıtım amacıyla basılmış, hiçbir durumda 300 kopyadan fazlası yapılmamış ve bu ana kadar da halka ulaşmaları mümkün olmamıştı. Tıpkı Dördüncü Yol gibi; bu eserdeki beş kitap da Ouspensky’nin toplantılarında söylediklerinden oluşturulmuştur. Dördüncü Yol’un etkinlik alarundan farklı olarak, buradaki her makale; sistemin önemli bir ilkesi üzerinde yoğunlaşmakta, böylece sistemin özünü bu yazıların arasından ayıkizımak daha kolay hâle gelmektedir. Kavramları tammlama ve birleştirme (sentez) eyleminin değeri şudur Makaleler hepsi bir bütün olarak ele alınırlarsa, sistemin Ouspensky tarafmdan dile getirilen psikolojik yanmı ortaya koyarlar; tek tek ele almdıklarmda ise her biri tek bir oturuşta kavranabilirler ve böylece Ouspensky’nin daha uzun kitaplarında bulunan materyalin zenginliğini algılayabilmemiz için bir anahtar görevi üstlenebilirler. Ouspensky’nin toplantı konuşmalanmn kopyalarından pasajlar seçilirken ve bunlar son hâline kavuşmuş bir metin olarak basıma hazırlanırken, görüşlerin çarpıtılma ya da süslerune kaygısmdan dolayı son GİRİŞ 13 derece titiz çalışıldı. Hemen hemen her durumda Ouspensky’nin yorumları “harfi harfine” yazdıp yayımlandılar. Elimizdeki kitapların bu toplantı metinlerinden üretilmesi işinin yaklaşık otuz yıldan fazla bir süreyi kapsadığını ve tüm bu yıllar boyımca Ouspensky’nin biraz daha zenginleşip derinleştiğini, düşüncelerini daha da berrak hâle getirdiğini akıldan çıkarmamak gerekir elbette. Dahası, bu makalelerde kullanılan bazı terimlerin tam anlamıyla kavranabilmesi için “Ouspensky’nin öğrettiği Dördüncü Yol sistemi ile bağlantılı olan özel anlamlarının” bilinmesi gerekmektedir. Ouspensky’nin felsefesini daha yakmdan incelemek isteyenlerin ya da bu kitapta kullanılan bazı terimlerin anlamlan üzerinde daha titiz bir çalışma yapmayı düşünenlerin bu “örnekle” birlikte Evrenin Yeni Bir Modeli, Mucizenin Araştırılması ve İnsanın Olası Evriminin Psikolojisi (Ouspensky’nin ölümünden sonra yayımlanan bu küçük kitap dört-altı aylık tamtım süreçleri boyunca toplantılarına katılan “yeni kişilere” okunan dersleri içermektedir. Ouspensky’nin fikirleri üzerinde ciddî bir araştırma yapmak isteyenlerin bu kitabı okumasmm “şart” olduğu söylenmiştir) gibi daha uzun eserlerini de okumaları gerekmektedir. Önceden uyarılsa bile, yetkin olmayan bir okuyucunun da bu kitapta bulunan beş çahşmayı kavramaya çalışırken duraksamasma gerek yoktur, çünki herkes belirsiz bir şekilde de olsa hissedecektir ki, bu eserde günlük hayatm yavan kalıpları tarafından açığa çıkarılan, görünürdeki gerçekten çok daha fazla bir şeyler ifade edilmektedir. Bellek adh bölümün ilk sayfalarından birinde şu akıldan çıkmayan sözleri kabul etmekten başka ne yapabilir insan?

P. D. Ouspensky – Şuur, Gerçeğin Araştırması
PDF Kitap İndir |