Yıllar önce ulaştığım bilgiler sayesinde, olayların, perde ardına gizlenen ruhsal nedenler tarafından yönetildiğini fark etmiştim. Hayatın gizli boyutuyla ilgili analizlerimi, kişisel deneyimlerimle yoğurarak, bu güne kadar sürdürdüm. “Ruhsal Zeka” bu analizlerin eseridir. Olayların ardına gizlenen incelikleri kavradığımda, hayatımın akışının da değiştiğini; “Gizli bir El’in”, bana yol gösterdiğini gördüm. Tesadüf, şans veya kaza görüntüsündeki olayların, “Sınırsız Bir Bilinçle” planlandığını fark ettim. Meğer yaşantımız, maddesel dışımızdan değil, ruhsal içimizden yönetiliyormuş. Çevremi gözlemlediğimde, aynı “Gizli El’in” herkesi yönlendirdiğini; bazılarını korunduğunu, bazılarını da yardımsız bıraktığını fark ettim. Bu kitapta, o “Gizli El’i” nasıl algılayabileceğinizi ve sizi desteklemesini nasıl sağlayabileceğinizi öğreneceksiniz. Bu eserde, yaşadıklarınızın gizli nedenlerini keşfetmenizi ve geleceğinizi değiştirmenizi sağlayacak sıra dışı yöntemler bulacaksınız. Burada okuyacağınız her şeyin benzerini yaşadınız; ama, bu kitabın bir benzerini okumadınız. Kitabın iç tasarımını gerçekleştiren ısmail Fatih Ceylan’a, kapağını tasarlayan Muhammed Uzun’a ve hiçbir desteği esirgemeyen Yayınevi müdürü Selahaddin Arslan’a teşekkür ediyorum. Kitabın maddi kimliğini kendilerine borçluyum, ayrıca kitabın son şeklini almasında, bana fikirleriyle, örnekleriyle ve eleştirileriyle yol gösteren Seyfettin Bulut’a, Mustafa Parıldı’ya, Refik Akten’e, Murat Zengin’e katkıları için teşekkür ediyorum. Eşim Dr. Nilgün hanım, çalışmanın her aşamasıyla titizlikle ilgilendi. Kitabı okuyup anlatan, öneren ve hediye eden herkesin kitabın tüm manevi değerine ortak olmalarını diliyorum. Ruhsal Zeka, gelişimine katkı sağlayan herkesindir. Isimlerini sayamadığım herkese teşekkür ediyor; evrene, bu yeni ve olağanüstü pencereden’ birlikte bakabilmeyi umuyorum. Muhammed Bozdağ Dikmen/ANKARA NASIL OKUYACAKSINIZ? Kitabın kapsamlı şekilde hafızada kalmasını sağlayacak bir kaç basit adım önereceğim. Adımları sırayla uygulamalısınız. 1. Yüzeysel inceleyin: Okumadan önce, kitap hakkında zihninizde hayali bir dosya açın. Tüm ana ve alt bölümleri ve aralarındaki bağlantıları inceleyerek, bunların kitabın adıyla ilişkisini kurun; kitabın genel çerçevesini algılayın. Böylece okurken edineceğiniz her bilgi, beyin kütüphanenizde adresi belli raflara yerleşir. 2. Derin inceleyin: Her bölümü, alt başlıklarıyla ve başlıklar arasındaki mantıksal ilişkilerle inceleyin. Bölüm sonlarındaki özetleri ve her bölüm boyunca koyu gösterilen cümleleri okuyun. Bu yolla, her bölümün yaklaşık çerçevesini kavramış; bu adımla birlikte eserin zihinsel haritasını çizmiş olacaksınız. Bilginin bütününü bilmeyen, parçasında boğulabilir. 3. Sorgulayın: incelemeleriniz sırasında beyninizi soru yağmuruna tutmalısınız. Böylece, okuma sırasında bilinciniz cevapları yakalayacaktır. Bilgileri siz alırsanız, öğrenirsiniz; bilgiler size verilirse ezberlersiniz. Hayatınızda devrim yapacak bilgiler, sorularınıza cevaben sizin aldığınız bilgilerdir. Sorularınızın cevabı olmayan bilgiler kolaylıkla hatırlanamazlar. 4. Okumayı Planlayın: Her okuma seansında, ne kadar süre ve yaklaşık kaç sayfayı, aralıksız okuyacağınızı belirleyin. Okuma süresini üçe böleceksiniz: Bir saat süreyle okuyacaksanız, ilk 5-10 dakikada, hedeflediğiniz bölüm üzerinde yukarıdaki çalışmaları yeniden yapacaksınız. Son 5-10 dakikada ise okuduğunuz bölüm üzerinde, 6. madde de belirtilen tekrarlamayı yapacaksınız. 5. Okuyun: Okuma sırasında, sadece önemli ibarelerin altını çizin. Sayfa kenarlarına, hizasındaki paragrafla ilişkili hatırlatıcı kelimeler yazın. Başlıklara, koyu yazımlara, özetlere ve madde sıralamalarına özellikle dikkat edin. ilişkili gördüğünüz her tecrübenizi ilgili paragrafın yanına kısaca not edin. 6. Tekrarlayın-hatırlayın: Okuduğunuz sayfaları, altını çizdiğiniz cümleleri, yazdığınız hatırlatıcı kelimeleri ve diğer notlarınızı hızla gözden geçirin. Bundan sonraki okuma seansına, bu seansta okuduklarınızı gözden geçirmeden başlamayın. 7. Yaşayın-Uygulayın: Yaşamadığınız bilgi, size değer katmaz. Yaşantınızda canlanmayan bilginin beyninizdeki soyut formu, ancak kalbinizi kemirir. içinizde ve dışınızda yaşattıklarınız kadar canlısınız. Şimdi öğrendiğinizin şimdi size ait olması, onu şimdi yaşamamza bağlıdır. Yüksek sevgi, sevginin yüksekliğini bileni değil, yüksek sevgiyi yaşayanı yükseltir. Kitabınızın bölüm sonlarında size verdiğimiz tablolar, öğrendiklerinizi uygulamanızı kolaylaştırmayı amaçlıyorlar. Israrla uygulayın; bu kitabın bir bilim kurgu olmadığını göreceksiniz. 8. Anlatın-Öğretin: Öğrendiklerinizi, öğreterek koruyabilirsiniz. (ömertçe öğretin; cesaretle anlatın. Aldıklarınızı verin. Zihninizde gizledikleriniz, zihninizle birlikte söner; ama verdikleriniz sonsuza kadar kalbinize akar. Dostlarınızın hayatını değiştirecek bir söz söylemekle hem kendinizi, hem de insanlığı değiştirirsiniz. Sizi kimse dinlemiyorsa, bildiğinizi kendinize anlatın. Hayalleriniz boşa gitmiyor: Ruhunuzu dinleyen meleklerin dostluğu, bilgilerinizi korumayı başarmamza yetecektir. . Giriş Başarının sırrı nedir? Eğer yüksek zihinsel zeka(İ Q) ise, neden pek çok zeki insan başarısız olabiliyor? Çok çalışmaksa, neden bazılarının tuttukları altın toprağa dönüşüyor? Elbette zihinsel zeka ve çok çalışmak, başarının vazgeçilmez faktörleri arasındadır. Ancak, ruhsal zekalarını kötü kullananlar, her defasında, çektiklerinin koptuğunu, ürettiklerinin çürüdüğünü, yaptıklarının yıkıldığını göreceklerdir. Başaranlar, neyi nasıl yaptıklarını bize anlatabilirler. Dediklerini aynen yapmak, çoğu zaman bizi aynı başarıya götürmez; çünkü onların bize anlatamadıkları bir sırları vardır. işte bu kitap o gizli sırrın kapısını aralıyor. Karşılaştırma: SQ, E Q ve İ Q insana sunulan en kapsayıcı zeka, ruhsal zekadır(SQ); sonra duygusal zeka(E Q) ve ardından zihinsel zeka(İ Q) gelir. Üç temel zeka alanını, aralarındaki ilişki ekseninde görebilmeliyiz. Aşağıdaki karşılaştırmalar, bu üç zekayı birbirinden yeterince net ayırabilmemizi sağlayacaktır: İ Q ve E Q, sıra dışı olayları, “tesadüf, şans, kaza” kavramlarıyla açıklar; kendiliğinden oluşan düzensizlikler zanneder. Ruhsal zeka, bu tür olayları, Sınırsız Bilinçle planlanan, en dikkat edilmesi gereken ilahi kararlar arasında görür. İ Q ve E Q’ya göre, yaratıkların duygusal tutumları doğaldır; “içgüdü” denilen, genetik, hormonsal veya açıklanamaz sevk edişlere dayanır. Ruhsal zeka bunların, binlerce ruhsal ilham kanallarından olduğunu bilir; insanları, evreni sürükleyen ilham kanallarını duyabilmenin yollarına yönlendirir. Zorluklarla yüzleştiğinizde, İ Q bileğinizin ve makinenizin gücüne; E Q bunların yanı sıra, duygusal cesaretinizin ve güveninizin gücüne; SQ ise, tüm bunlarla birlikte, evreni sürekli sürükleyen Sınırsız Kudrete dayanacaktır. Bir sorundan kurtuluş yolu aradığınızda, İ Q yalnızca nesnel aklınızı çalıştırır; E Q duyguları da analize dahil eder; SQ ise YaratıcıKudretin gerekçesini de dikkate almanızı sağlar. İ Q imkansızlıkta takılır; SQ imkansızlıkla ilgilenmez. Mutluluk aradığınızda, İ Q şimdiki nesnelerden alacağınız cisimsel zevke odaklanır; E Q coşkuyu duygusal anlam ve derinlikte arar; SQ ise, mutluluğu, evren ötesi zamanla ve meleklerle yoğurarak anlamIandırır. Mutluluk ölçekleri arasında uçurumlar oluşur. İ Q size “Ben ne istiyorum?” şeklinde soracak; E Q, “Biz ne istiyoruz?” diyecek; SQ ise bunların yanında, Evrenin Yaratıcısını ve ruhsal evreni dikkate alacaktır. İ Q’ya göre mutluluk, zenginliktir, şöhrettir; müzik, eğlence… gibi “şimdiki anı dolduran” cisimsel zevklerdir. E Q’ya göre, duygusal anlamlardır; olayların zaman dışına taşan hissi boyutlarıdır. SQ’ya göre ise mutluluk, ister acılarda, isterse zevklerde, “coşturucu aydınlığa sürekli yol alıştır.” Ruhsal zekası güçlü ruh, zenginlikte ne kadar sevinçli ise, fakirlikte de o kadar mutludur. Ona göre, yaşamak, dünya cennetinde koşmaktır; ölmek ahiret cennetine uçmaktır. . İ Q ve E Q, bilincinize sonlu bir hedef koyar; hedefe vardığınızda yarış biter. SQ ise hedefe sonsuzluğu koyar. Varmayı değil, ilerlemeyi önemser. SQ’nun hedeflediği başarı, tüm yolculuğun her noktasının tam arkasındadır. Yolculuğun neresinden öteki tarafa geçerseniz geçin fark etmez. ister liseyi bitiremeden, isterse de cumhurbaşkanı olduktan sonra… Kıyamet kopuyor olsa, İ Q sizi tepkisiz bırakır; E Q korkutur; SQ elinizdeki fidanı diktirrnek için son saniyelerinizi yarıştırır. Başarırsanız, İ Q’ya göre “Ben yaptım!” dersiniz; E Q’ya göre “Dostlarımızla yaptık!” diyeceksiniz. SQ ise size, “Sınırsız Sahibimiz bizimle aynı şeyi istedi ve istediğimizi yarattı” dedirtecektir. Bir şeyi sevmek istediğinizde, İ Q, “Ben nasıl sevmek isterim?” dedirtecektir. E Q, “insanlar nasıl sevmemi isterler?” şeklinde soracak; SQ ise, “Hangi sevgi evrenselliğe uygundur?” şeklinde sorduracaktır. İ Q’ya göre, gelecekte olacakları yalnızca tahmin edebilirsiniz; E Q’ya göre sezinlersiniz; SQ’ya göre güçlü sezinler veya görürsünüz. İ Q’ya göre yalnızca doğa yasalarına bağlısınız; SQ ise yerçekimine meydan okumanın kapısını açar. İ Q’nun evreni, pozitif bilim tarafından çizilmiştir: Galaksiler, atom ve fiziksel enerji dışında bir varlığı tanımaz. Cin, melek, ruh, ahiret, ölümden sonra diriliş, evreni yaratan evren dışı bir kudret yoktur. inanmaz, hissetmez, gördüğünü, tuttuğunu bilir. Velilerin mekanlarını aşışını, bedenlerin ateşlere dayanışını, telepatiyi, psikokineziyi… doğaüstü her şeyi reddeder; inkar eder. Açıklayamadıklarını ya görmezden gelir; ya da gözüne sokulursa saldırganlaşır; sanrı, yanılgı, hayal, uydurma, tesadüf, içgüdü, metafizik gibi kavramların ardına sığınır. Ölümlüsünüz ve ötesi yoktur. Dolaysıyla hayat sadece yaşadığınız anlarıyla anlamlıdır; sonrası yoktur. Emeğiniz ve sanatınız taktir edilmiyorsa, övülmüyorsa ‘le çalışmalarınız zenginlik ve refah üret miyorsa anlamsızdır, değersizdir. Eğlenebildiğiniz kadar mutlusunuz. Hastalık, fakirlik, zorluk her zaman kötüdür. Ruhsal zekanın gözü ise evren ötesine açıktır ve çok geniş bir ufku kapsayabilir. insan potansiyelini sınırsızlığa açar: Sonsuzluk yolcusu her zerre, çabasının karşılığını görecektir. Coşturucu taktir, bencil insanların değil, evrene hükmeden cömert Yaratıcının taktiridir. Son soluğa kadar sonsuzluk için eser üretmek gerekir. Sorunlar ve zorluklar ruhu eğitmek ve öz kimliği yüceltmek için yaşanmaktadır . Duygular, olaylardan değil, olaylara yüklediğiniz anlamlardan doğarlar. Olaylara, dayandığınız zekanın sağladığı bakış açısına göre anlam verirsiniz. Dünyanın en mutsuz insanı, her şeyi İ Q ekseninde gören, en mutlu insanı da her şeye SQ ekseninde bakandır. Üç temel zeka alanı arasındaki ayrımı görüyorsunuz. Her üç zekaya da ihtiyacımız var. Hayat bu üçü arasındaki ilişkiler yumağıyla şekillenir. Genellikle zihinsel zeka üzerinde odaklanıyoruz. Sanatsal beceriler, evrenin fiziksel simetrisini kavrama çabalarımız, zihinsel zekamızı örgülemeye yarar. Tutum alışkanlıklarımız ve kazandığımız kişilik terbiyesi de duygusal zekamızın gelişimine katkı sağlıyor. Oysa ruhsal zeka, tüm bunların arasına serpiştirilmiş; yalnızca nedensiz içtenlikler, teslim ve tevekküller, sevgiler, dostluklar ve niyetler tarafından beslenir. Akıl, doğanın maddesel yüzeyinde çalışır. Mantık, bilmediğinizi gösteremez. Sınırsızlık, sınırlı kavramlarla açıklanamaz. Ruhsal zeka, sizin sınırlı gücünüze değil, sizinle olan Sınırsız Güce dayanmanızın yoludur. Musa Peygamber (as) ile Hz. Hızır (as), yolculuk yaparken uğradıkları bir şehrin halkından yiyecek istediler. Halk onları misafir etmek istemedi. Oradan ayrılırken, Hz. Hızır (as) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvarı onarıverdi. Musa Peygamber(as) buna şaşırmış; kendilerini misafir etmeyenlere yaptığı bu karşılıksız yardımı yadırgamıştı. Hz. Hızır(as) sonunda sırrı açıkladı: Duvar o şehirdeki iki yetim çocuğa aitti ve altında çocuklara ait bir hazine vardı. O çocuklar büyüdüklerinde duvarın altındaki hazinelerini çıkaracaklar; o zamana kadar hazine duvarın altında korunacaktı: * Kur’an: 18; 77-82 Hayata genellikle Musa Peygamberin(as) gözüyle bakıyoruz. Elbette aramızdaki düzen için buna mahkumuz. Dahası, Kaderin sayısız sırrını çözemeyeceğimiz için, dış görünüşü esas almak zorunludur. Ama eğer, başarı yolculuğunda şimşek gibi ilerlemek istiyorsak, hayatımızı Hz. Hızır’ın(as) gözüyle de sorgulayabilmeliyiz. Bu kitapta size böylesi bir gözlük sunulacak. Bu gözlükle baktığınızda, bazen kaybetmekle aslında kazandığınızı; bazen de kazanmakla aslında kaybettiğinizi anlayacaksınız. Ruhsal Zeka Tarihçesi: ilk baskısı 1999 yılında yayınlanan Düşün ve Başar isimli kitabımızın sonunda, yakında okuyucularımızın huzuruna, “başarıda ruhsallığın etkisi” üzerine bir kitapla çıkacağımızı bildirmiştik. Elinizdeki kitabın yazımı, o vaadin sonucu olarak 2000 yılı Nisan ayında tamamlanmıştır. Ruhsal Zeka kavramlaştırmasını, ilk defa geliştirdiğimizi sanıyorduk. Gazeteci bayan Anne Line Ussing sayesinde 2000 yılında yayınlanan “SQ: Connecting With Our Spirituallntelligence” isimli kitapla tanıştığımızda, bizimle eşzamanlı bir çalışmanın yapılmış olduğunu gördük. Oxford Üniversitesinden eğitimci Danah Zohar ile psikiyatrist I n Marshall’ın bu çalışmasını incelediğimizde, bizim teorik ve düşünsel yaklaşımımızla kendi yaklaşımları arasında büyük uçurumlar olduğunu gördük. Kitaplarında yazarlar, “ben” kavramı ekseninde yeni bir kişilik modeli tanımlamayı ve ruhsal zekanın kullanımı ve geliştirilmesine ilişkin yöntemler sunmayı tercih ettiler. Kitabımızın yayınından sonra gördük ki, “ruhsal zeka” kavramı, Hıristiyanlıkla, Hinduizmle, diğer inanç sistemleriyle veya modern bilimle ilişkilendirilerek farklı farklı yapılandırmalara -tabi tutulmakta ve bu alanda birbirini takip eden kitaplar ortaya çıkmaktadır. 2001 yılından beri, Khalil Khavari, Father Paul Edwards, Richard N. Wolman, Marsha Sinetar, Henry Wild, Frank J. MacHovec gibi yazarlarca hazırlanan ilgi çekici ruhsal zeka kavramlaştırmalarıyla karşılaşıyoruz. Biz kendi düşüncemizi oluşturduk. Diğerleriyle aramızda karşılaştırılamayacak ölçekte farklılıklar var. Türkiye’deki ilk ve tek Ruhsal Zeka, elinizdeki kitaptır. Bu kitap, sanırız, -ve şu ana kadar yapabildiğimiz karşılaştırmalara göre- içerik çerçevesi ve temel teorisiyle de dünyadaki tek örnektir
Muhammet Bozdag – Ruhsal Zeka
PDF Kitap İndir |