Fırtınanın sekizinc i günüydü . O gün e kadar , böylesin e şid detli bi r fırtınay a rastlanmamıştı . Kervandakileri n heps i dah a küçücükken dinledikler i devec i ihtiya r Mustafa’nı n anılar ı ara sında bil e böyl e bi r fırtınay ı duymamışlardı . Mustafa kefiyesiyl e (1 ) yüzün ü iyic e örtere k kervanbaş ı Fuat’ın çadırın a doğr u zorlukl a ilerlemey e çalıştı . Yolun u kay bedip d e uçsu z bucaksı z çölü n ortasınd a kalmama k için , arası – ra duraklayı p örtüy ü aralayara k çevresin e bakmıyordu . He r duruşunda d a o minici k ku m taneler i bire r iğn e gib i yüzün e sap lanıyordu. Yaşl ı adam , çadır a girmede n önc e durdu , genzin e do lan ku m tanelerinde n kurtulma k içi n kendin i zorlayarak , tükür meye çalıştı . Am a ağz ı ıslanmamışt ı bile , sadec e kumu n pütür lü kuruluğun u hissediyordu . Fuat, titre k aleviyl e karanlıkt a gölgele r oluştura n ya ğ kan dilinin durduğ u masanı n yanındak i koltuğunda n dev e sürücüsü ne sessizc e baktı . De v gib i bi r adamdı ; konuşmakta n d a pe k hoşlanmazdı. Mustafa, kerva n başıyl a konuşurke n yaptığ ı gib i gen e şöy le bi r diklendi . «Tanrını n gözlerin e ku m kaçmış, » dedi , «kö r ol muş v e artı k bizler i görmüyor. » Fuat, homurdandı . Nasıls a b u ke z konuşma k gereğin i du yarak, «Budala » dedi . «Tanr ı hi ç Mekke’y i ziyare t edi p yurdun a dönen kullarında n gözlerin i ayırı r mı? » Mustafa inatla , «Havad a ölü m kokus u var, » dedi . «Devele r bile b u kokuy u alabiliyorlar . İl k ke z huysuzlu k etmey e başladı lar.» 1) Ara p erkeklerini n kullandıklar ı uc u püsküll ü uzu n başörtü . — 8 — «Öyleyse, başların a battaniy e örtüver . Gözler i göremezse , deve düşlerin e dalarlar. » «Başlarını örtmesin e örttü m ama , hayvanla r battaniyeler i üstlerinden atıyorlar . Battaniyelerde n ikis i kumları n arasınd a kayboldu.» Fuat, «Öyleys e bira z haşha ş çiğne t onlara, » dedi . «Am a hayvanları çılgın a çevirmeyece k kadar . Bira z sakinleşsinle r ye ter.» «Haşhaş çiğnerlerse , ik i gü n uyurlar. » Kervanbaşı, sürücüy e baktı : «Önem i yok . Bi r yer e gidece k değiliz.» İhtiyarın dediğ i dedikti : «Gen e d e köt ü bi r belirt i sayılı r bu Efendimi z n e âlemde? » Fuat ceva p verdi : «İy i bi r ada m o . Hi ç yakınmıyor . Vaktin i karısına bakmakl a geçiriyor , seccades i d e he p Mekke’y e dönü k duruyor.» Deve sürücüs ü dudakların ı şapırdattı : «Ha c ödevin i yerin e getirdiklerine göre , dualar ı kabu l edilece k m i dersiniz? » Fuat, sırıtara k : « O Allahı n bileceğ i iş, » dedi . «Am a hanı mın doğum u yaklaşıyor . Yakınd a öğreneceğiz. » Mustafa; «Bi r oğul, » dedi . «İnşalla h bi r erke k çocuklar ı olur. Ü ç kı z evlât , yeterinc e ağı r bi r yü k sayılır . Efendimi z gi bi iy i bi r insa n içi n bil e öyledir. » Fuat tekrarladı : «Bi r oğul , Alla h acısı n onlara. » Sonr a ye rinden kalkıp , ufa k tefe k adamı n başın a dikildi . «Had i baka lım, eşe k herif, » diy e birde n gürledi . «İşini n başın a dön , deve lerine gö z kula k ol , yoks a seni n o çürümü ş kemiklerin i devele rin gübresin e gömerim. » Büyük çadır , vahanı n ta m ortasınd a dör t büyü k palmiy e ağacının arasın a kurulmuştu . Dör t köşey e yerleştirile n elektri k lâmbalarının ışığıyl a gündü z gib i aydınlatılmıştı . Perdelerde n birinin arkasında n elektri k gücün ü sağlaya n küçü k jeneratörü n homurtusu duyuluyordu . Bi r başk a perdeni n arkasında n d a mangalda, kömü r ateşind e pişe n eti n nefi s kokus u yayılıyordu . Doktor Semi r E l Fay , o gü n yirminc i kez , perdey i kaldırı p çadırın dı ş bölmesin e çıktı , fırtınanı n durumun u inceleme k is tedi. — 9 — Perdenin o küçücü k aralığında n içer i dola n ku m taneler i gözlerine kaçmıştı , çadırı n yanıbaşındak i ağaçları n tepelerin i d e vahanın sınırın ı d a göremiyordu . Vahanı n kenar ı d a rüzgârl a uçuşan kumla r gökyüzün e doğr u dön e dön e yüksele n bi r duva r yaratmışlardı sanki . Doktor , perdey i kapadı , an a çadır a döner ken elleriyl e gözlerin i oğuşturu p ku m tanelerin i çıkarmay a ça lıştı. çadır ı bi r boyda n bi r boy a kaplaya n yumuşa k hal ı üzerin de, hi ç gürült ü yapmada n yürüyordu . Karısı Nebile , gözlerin i kaldırı p on a baktı . Yumuşak , tatl ı sesiyle : «Düzelm e yo k mu? » diy e sordu . «Yok.» «Acaba b u fırtın a n e zama n dinece k dersin? » «Pişman mısın? » Kadını n ses i şefka t doluydu . Doktor, karısını n yanın a gidi p gözlerin i on a dikti : «Hayır , değilim.» «Ben üstelemeseydi m b u Ha ç yolculuğun a çıkmazdın. » «Haç yolculuğun u seni n yüzünde n yapmı ş değilim . Aşkımı z uğrunaydı.» «Ama Mekke’y e gitmemizi n sonuc u değiştireceğin e inanmı yordum. Çocuğu n cinsiyetini n gebeliği n başladığ ı and a belirlen diğini söylemiştin. » «Doktor olduğu m içi n öyl e söyledim . Am a Tanrıy a d a ina nıyorum.» «Peki y a çocu k kı z olursa? » Doktor Semi r E l Fay , karşılı k vermedi . «O zaman , Emi r amcanı n istediğin e uyu p ben i boşamay ı y a da ikinc i ke z evlenmey i m i düşüneceksin? » Doktor, karısını n elin i tutt u : «Baza n çocuklaşıyorsun , Ne – bile.» Genç, kadın , tasayl a kocasın a baktı : «Vaki t gelme k üzere . Artık korkmay a başladım. » Doktor, güve n veric i bi r sesle , «Korkaca k bi r şe y yo k ki, » dedi. «He m se n b u ke z erke k doğuracaksın . San a bebeği n kal p atışlarının erke k çocuğu n kal p atışların a benzediğin i söyleme dim mi? » Nebile fısıldad ı : «Semir , a h Semir . Ben i üzmeme k içi n her – şeyi göz e alacağın ı biliyorum. » — 1 0 — Doktor, gen ç kadını n elin i dudakların a yaklaştırdı : «Sen i seviyorum, Nebile . Be n başk a bi r eş , başk a bi r kadı n istemiyo rum. B u ke z oğlumu z olmazsa , bunda n sonrak i oğla n olur. » Nebile, saki n sakin , «Bunda n sonras ı olmayacak. » dedi . «Baban, Emi r Hazretlerin e sö z verdi . Seni n oğlu n Emir’i n veliah – tı olacak. » «Ülkeyi terkede r gideriz . İngiltere’y e yerleşebiliriz . Orad a okula gitmiştim , bi r sür ü arkadaşı m var. » «Hayır, Semir . Seni n yeri n vatanındır . Vatandaşlarımı z senden ço k şe y bekliyor . Dah a şimdide n seni n bilgi n onlar a ya rarlı oluyor . Ameliyathanen i aydınlatma k içi n İngiltere’de n ge tirttiğin jeneratörü n memleketimiz i aydınlatmay a yarayacağın ı kim düşünebilirdi? » Doktor ekledi : «Ailemiz e d e dah a fazl a serve t kazandıraca ğını ki m düşünürdü ? Şimdide n herşey e sahi p olduğumuz a gör e daha fazlasın a ihtiyacımı z yok. » «Ama serveti n sadec e bi r ka ç kişiy e deği l d e herkesi n ya rarına kullanılabileceğin i anlaya n bi r se n varsın . Hayır , Semir , vatanını bırakı p gidemezsin . Memleketi n sende n ço k şe y bekli yor.» Doktor susuyordu , «Ban a sö z ve r bakayım. » Nebile , kocası nın gözlerini n için e baktı : «Eğe r kı z doğurursam , ölmem e izi n vereceksin. Sensi z yaşamay ı düşünmey e bil e dayanamam. » «Fırtına,» ded i doktor . «Evet , mutlak a bunu n neden i fırtı na. B u saçm a düşünceleri n zihnin e yerleşmes i içi n başk a bi r neden olmas a gerek. » Nebile, kocasıyl a gö z göz e gelince , bakışların ı yer e indirdi , «Fırtına değil, » diy e fısıldadı . «Sancıla r başlad ı bile. » «Emin misin? » Doktoru n hesabın a göre , sancıları n başla masına dah a ü ç gü n vardı . Nebile saki n sakin , «Be n ü ç çocu k doğurdum, » dedi . «Üs telik b u iş i biliyorum . Sancıları n ilki , ik i saa t kada r önc e gel di, sonuncus u is e a z önc e dışarıy a bakarken. » Mustafa, uyuyordu . Üşümeme k içi n ik i deveni n arasın a uzanmış, başın a örttüğ ü ü ç battaniyeyl e d e fırtınada n korun – _1 1 muştu. Rüyasınd a güneşi n altı n ışıklarıyl a bezenmi ş bi r cennet , güneş rengi , etl i butlu , kocama n göğüslü , dolgu n kalçal ı hurile r görüyordu. Bunla r tatl ı haşha ş rüyalarıydı . Çünkü , o sadec e develerine haşha ş veri p d e onları n kendisini n yo l göstericiliğin den yoksu n olara k cennett e baş ı bo ş dolaşmaların a gö z yu macak dereced e benci l değildi . Zavall ı hayvancıkla r cennett e yalnız kalırlar , yolların ı kaybedelerdi . Başının üzerind e fırtın a olanc a şiddetiyl e deva m ediyordu . Bir ar a rüzgâr , ku m taneciklerin i battaniyeni n üzerin e savurdu , sonra yö n değiştiri p battaniyeni n üzerin e kümelene n kumlar ı aldığı gib i havay a dağıttı . Cenneti n sınırında , bi r dev e yerinde n kıpırdanınca Mustaf a d a birde n soğukta n iliklerini n donduğun u hissetti v e uykusunu n içind e hayvanı n sıcacı k gövdesin e yak laşmaya çalıştı , faka t dev e gen e onda n uzaklaşmıştı . Adamca ğız, battaniyey e iyic e sarılı p b u ke z d e öbü r hayvan a yaklaş mak istedi . Am a o d a yan a çekilivermişti . Şimd i soğu k dör t bi n yanından saldırıyordu . Mustafa , yava ş yava ş uyanmay a başladı . Develer, güçlükl e ayağ a kalktılar . Gen e he r zamank i gib i tedirgindiler, önc e bağırsakların ı boşalttılar , sonr a d a işediler . Hayvanlardan birinde n battaniyey e sıçraya n sidik , Mustafa’y ı iyice uyandırmıştı . O güzeli m düşte n uyandırıldığ ı içi n öfkeyl e küfrederek buhar ı tüte n sidikte n uzaklaşmay a çalıştı . Ellerinin v e dizlerini n üzerind e doğurulu p battaniyeleri n al tından sıyrıldı . V e birdenbir e soluğ u boğazınd a donuverdi . Eşe ğe binmi ş bi r adam , duvar ı andıra n ku m yığınlar ı arasında n çık mış, kendisin e doğr u yaklaşıyordu . O adamı n arkasınd a bi r eşe k daha vardı , am a onu n eyer i boştu . Eşeği n binicis i dönü p on a baktı. İşte Mustaf a d a o zama n feryad ı basıverdi . Adam , ik i baş lıydı. Bi r bede n üzerindek i ik i beya z yüz ! Korkunç , uğursu z ba kışlarını Mustafa’y a dikmişti . Mustafa, heme n ayağ a fırladı . Yüzün ü kamçılaya n kumlar ı unutup kervanbaşını n çadırın a doğr u ca n havliyl e koşmay a baş ladı. «Amaniiin , amaniiin . Cebrai l biz i almay a geliyor. » Fuat, şimşe k gib i çadırda n dışar ı fırladı . Kocama n kolla rıyla Mustafa’y ı kavrayıp , küçü k bi r çocukmu ş gib i sarsarak , «Kes sesini, » diy e gürledi . «Efendimizi n doğu m sancılar ı çeke n — 1 2 — hanımıyla uğraştığ ı yetmiyormu ş gib i bi r d e seni n del i saçma larını m ı dinlemesin i istiyorsun? » «Cebrail. On u gördüm. » Mustafa’nı n dişler i birbirin e çarpı yordu. Eliyl e gösterdi . «Bak . Develeri n yanınd a işte, » dedi . Adamlardan bi r kaç ı d a yanların a gelmişti . Heps i d e Mus tafa’nın gösterdiğ i yer e baktılar . İk i eşek , karanlığı n içinde n ve ku m yığınlarını n arasında n ortay a çıktığ ı zaman , heps i bir den korkuyl a solukların ı tuttular . Öndek i eşekt e ik i başl ı ada m hâlâ duruyordu . Öbürleri bi r and a çi l yavrus u gib i dağılı p gözde n kayboldu lar. Mustafa , Fuat’l a yalnı z kalmıştı . Yaşl ı adam , kervanbaşı’ – nın kıska ç gib i kollarında n kendin i kurtarmay a çalışıyordu . So nunda istemeyere k dev e sürücüsün ü serbes t bıraktı . Yaşl ı ada m da heme n kend i çadırın a dalı p Fuat’ ı Cebrai l il e yalnı z bırak- ‘ mıştı. Eşekler geli p karşısınd a durduklar ı zama n Fuat , büyü k bi r korku içind e onlar a bakıyordu . Eşeği n üzerindek i karaltıda n bir erke k ses i yükseldi . «Es-selâmü n aleyküm. » Fuat hemen , «Aleykü m e s selâm, » diy e karşılı k verdi . Binici, «N e olursun , ban a yardı m et, » dedi , «günlerde n ber i fırtına yüzünde n yolumuz u bulamıyoruz . Karı m hasta , üsteli k doğumu d a yaklaştı. » Eşeğin üzerindek i ada m büyü k bi r dikkatle , ağı r ağı r hay vanın üzerinde n indi . İşt e o zama n Fua t binicini n sarındığ ı bat taniyenin altınd a ik i kişini n bulunduğun u farkedebilmişti . He men ileriy e atıldı . «Dur , san a yardı m edeyim. » Semir d e sırtınd a kalın , be j reng i maşlahıyl a dışar ı çık mıştı. «N e oluyor? » diy e sordu . Fuat, kadını n tü y gib i hafi f gövdesin i kucaklamıştı . Kuca ğındaki yük ü bırakmada n Semir’ e döndü . «Fırtınad a yolların ı kaybeden yolcular , efendim. » Semir, heme n adam ı kolunda n tuttu . «Ban a yaslan, » dedi . Adam, sendeleyerek , deri n bi r minne t duygus u içind e Se – mir’e yaklaştı . «Karım, » diy e fısıldadı . «Ço k hasta . Üsteli k su suz d a kaldı. » Semir, güve n veric i bi r tavırla , «Karı n iyileşecek, » dedi . Kervanbaşına baktı : «Hanımı , beni m çadırım a getir. »

Harold Robbins – Fedai
PDF Kitap İndir |
Elveda janet bende var ama eksik sayfaları. Kitap eski olduğu için koparılmış.. o sayfaları okumam gerek. Kitap eğer sizde varsa atabilme şansınız var mı?
Diğer harold robbins kitaplarınıda yüklemezmisiniz mesela “oyunun sonu”
Mesela elveda janet
Kitaba ulaşabildiniz mi
Umarım görürsünüz yorumu 🙁