Kategori: Savaş

Kemal Tahir – Yorgun Savaşçı

FilisƟn cephesindeki subay arkadaşlarının “Cehennem Topçu” dedikleri, Yüzbaşı Cemil, dürbünü indirmeden kısa kısa gülünce, teyzesinin kızı Neriman gözlerini örgüsünden kaldırıp pencereden baktı: — Neye güldünüz? — Hiç… — Kuzum neye güldünüz? — “Bataryateeş” diye bağırsaydım, korkar mıydın? — Ödüm kopardı. — Dalmışım. Cemil dürbünü indirdi. Bizim bölükler karşı tepeye saldıracaklarmış da koruma ateşi açacakmışım, gibi […]

Kemal Tahir – Karılar Koğuşu

Kapı yavaş yavaş, ihtiyatla açıldı. Biraz aralık durdu. Sonra çıplak ayakların hafif şıpırtısı işitildi. İstanbullu yeni uyanmışƨ. Yaƴğı yerden içeri gireni göremiyordu. Ama kim olduğunu biliyordu. Mahsustan büyük sesiyle sordu:. — Kim o? Cevap veren olmadı. — Kim o? — Aduş… — Aduş… — Hey… — Kız “Hey” ne demek? Aduş? — Efendim. — Sabah […]

Karyn Monk – Savaşçı

Kuzey İskoçya Bahar 1207 “Ölüyorum.” Bu sözleri, kötü bir sonla karşılaşmak yerine başka bir şey olmasını umuyormuş gibi karamsarlık ve belki de şüphenin gölgesinde sarf etmişti. Alpin, içini kemiren üzüntüyü belli etmeden, sakin bir tavırla bakıyordu ona. Bu adam, dünyaya gözünü açtığında da Alpin’in kollarındaydı. Babasına, oğlunun harika bir lider olacağından ve MacKendrick Klanı’nı huzur […]

Joseph Heller – Madde 22

Joseph Heller Madde Madde 22 bugüne kadar okuduğunuz hiçbir romana benzemiyor. Kendine has bir mant ığı, bambaşka karakterleri var. Joseph Heller ın acı gerçekleri sipsivri bir alayla iğnelediği bu 20. yüzyıl klasiğini okurken savaşı, yaşamın acımasızlığını, iktidarın yeri geldiğinde nasıl bir canavara dönüştüğünü görüp kimi zaman korkacak kimi zaman kahkahalar atacaksınız. 2. Dünya Savaşı sırasında […]

John Toland – Pearl Harbor Baskını ve Sonrası

«DALGALAR YÜKSELİYOR» Aralık 1941 günü Washington resmî çevreleri, Dışişleri Bakanı Cordell Hull’ın 26 Kasım günü yolladığı çok sert notaya Tokyo’dan gelecek cevabı bekliyorlardı. Bu, ya soğuk savaşın sürüp gitmesinisağlayacak, ya da sert çarpışmaların başlamasına yol açacaktı. Massachusetts Avenue’deki Japon Büyükelçiliği’nde de hava gergindi. Buraya da Japonya Dışişleri Bakanı Şigebori Togo’dan şu üç bölümlük mesaj gelmişti: […]

John Steinbeck – Bir Savaş Vardı

Bir zamanlar bir savaş vardı; ama yapılalı o kadar çok zaman oldu, başka savaşlarla, başka çeşit savaşlarla o kadar gölgelendi ki, artık unutuldu. Sözünü ettiğim savaş, Crécy ile Agincourt’un zırh ve yaylarını takiben başladı, Hiroşima ile Nagasaki’ye minnacık birer atom bombası atılmasının hemen öncesinde sona erdi. O savaşa katılmıştım; daha doğrusu, o savaşı şöyle bir […]

John Steinbeck – Ay Battı

On bire çeyrek kala her şey olup bitmişti. Kasaba kuşatılmış, savunucular yenilmiş, savaş da sona ermişti. Düşman bu küçük çarpışmaya daha büyüklerine gösterdiği özenle hazırlanmıştı. O pazar sabahı postacı ile polis memuru, kasabanın kalbur üstü esnafından Bay Corell’in teknesiyle balık avına çıkmışlardı. İçi tıklım tıklım asker dolu, küçük, kapkara çıkartma gemisi sessiz sedasız yanlarından geçerken […]

John Scalzi – Yaşlı Adamın Savaşı

Yetmiş beşinci doğum günümde iki şey yaptım. Önce karımın mezarını ziyaret ettim. Sonra da askere yazıldım. Bu ikisi arasında daha az dramatik olan, Kathy’nin mezarını ziyaret etmekti. Kathy yaşadığım ve birlikte çocuklarımızı büyüttüğümüz yerden iki kilometre bile uzakta olmayan Harris Deresi Mezarlığı’na gömülü. Onu bu mezarlığa gömmek, olması gerektiğinden daha zordu belki de; bir cenazeye […]

John Keats – Ormanda Unutulan Askerler

1942 yılının Mayıs ayı başında Filipinler’de henüz serbest olan çok az sayıda Amerikalı vardı. Bu Amerikalılar’dan ikisi, Mindanao adasındaki terkedilmiş köylerden birinde, bir kulübede oturmuş, tartışıyorlardı. Mindanao, takımadaların büyüklük bakımından ikincisi ve en yabanisiydi. Tartışanlar da bir subayla bir erdi. Er olanın adı Robert Ball’du. Elinde tüfekle pencerenin önünde duruyor, gözlerini dar patikadan ayırmıyordu. Japonlar […]

Victor Pelevin – Buda’nın Serçe Parmağı

Atların ve insanların yüzlerine, irademin gücüyle büyüyen ve şimdi günbatımı kızıllığındaki stepten hiçliğe doğru atılan bu sınırsız yaşam seline bakarken sık sık düşünürüm; bu akışın içinde benim yerim neresi? cengiz han 1920’li yılların başlarında İç Moğolistan’daki manastırlardan birinde yazılmış olan bu elyazmasının gerçek yazarının adı, pek çok nedenden dolayı, verilemeyecek; eser onu yayına hazırlayan editörün […]

Vicente Blasco Ibañez – Mahşerin Dört Atlısı

Yıl 1914, mevsimlerden yaz. Avrupa’nın üstüne kara bulutlar çökmüş, fırtına koptu kopacak. İki büyük kampa ayrılmış ülkeler, endüstriyel rekabet, sömürgecilik çıkarları ve tarihsel hınçlardan kaynaklanan hesaplaşmaların peşindeler; o güne değin görülmedik etkinlikte ağır silahlarla donanmışlar, orduları hazır ol durumunda, askerlerinin elleri tetikte, gerginlik içinde bekleşiyorlar. Birçok kez diplomatik girişimlerle önlenmiş bulunan kaçınılmaz savaşın soluğu duyulmada. […]

Vasili Grossman – Yaşam ve Yazgı 3

Stalingrad taarruzunun başlamasından birkaç gün önce Krımov, 64. Ordu’nun yer altındaki komuta noktasına gelmişti. Askerî Kurul üyesi Abramov’un yaveri yazı masasının başına oturmuş, tavuk çorbası içiyor, börek yiyordu. Yaver kaşığı bıraktı, soluğunu alışından çorbanın güzel olduğunu anlamak mümkündü. Birdenbire canı o kadar çok lahanalı börek çekti ki Knmov’un gözleri yaşardı. Yaverin haber vermesinden sonra bölmenin […]

Vasili Grossman – Yaşam ve Yazgı 2

Cephe gerisindeki insanlar asker katarlarının cepheye doğru hareket ettiğini gördüklerinde hem sevinç, hem de üzüntü duyarlar, bu toplar, yeni boyanmış bu tanklar savaşm mutlu sonunu bir anda yakınlaştıracak olan o önemli ve aziz şey için hazırlanmış gibidir. Yedekten çıkarak trene binen insanların içinde ayn bir heyecan doğar. Genç takım komutanları, S talin’in mühürlü zarflar içindeki […]

Vasili Grossman – Yaşam ve Yazgı 1

Toprağın üzerine sis çökmüştü. Otomobil farlarının ışığı, şose boyunca uzanan yüksek gerilim tellerinde yansıyordu. Yağmur yoktu, ama şafak vakti toprak nemliydi ve kırmızı trafik ışığı yandığında ıslak asfalt üzerinde belli belirsiz kırmızımsı bir leke oluşuyordu. Kampın soluk alıp verişi kilometrelerce öteden hissediliyor, teller, şoseler ve demiryolları gitgide yoğunlaşarak kampa doğru uzanıyordu. Düz çizgilerle dolu bir […]

Turgut Özakman – Diriliş Çanakkale 1915

1948’den beri yakın tarihimiz, özellikle Milli Mücadele hakkında anı, belge, bilgi toplamaktaydım. Milli Mücadeleyi yazmak için birçok hazırlık da yapmıştım. Ama tarih sırasına uyarak önce Çanakkale’yi yazıp bitirmeliyim diye düşündüm. Çünkü Çanakkale bir dirilişti, Türkün geri dönüşüydü, Milli Mücadelenin ve Cumhuriyet’in habercisi, taç kapısı, arifesiydi, ‘yeni Türkiye’nin önsözüydü. Hazır olduğumu sanarak başladım. Epeyce de yazdım […]

Turgut Özakman – Şu Çılgın Türkler

1948 yılında on arkadaş, Nezih Bayman adlı bir arkadaşımızın başkan olduğu Anadolu Oymağı adlı bir derneğin düzenlediği uzun yürüyüşe katıldık. Polatlı’dan Dumlupınar-Zafer Tepe’ye kadar yürüyecek, Sakarya siperlerinden aldığımız toprağı Zafer Tepe’deki anıtın toprağına katacaktık. 19 Ağustos 1948 günü Ankara’dan Polatlı’ya trenle gittik. Polatlı’dan Zafer Tepe ‘ye kadar on gün yayan yürüdük. Yol çizgimiz şöyleydi: Polatlı, […]