Kategori: Roman

Dan Brown – İhanet Noktası

Ölüm, bu ıssız yerde, sayısız biçimlerde gelebilirdi. Jeolog Charles Brophy bu arazinin acımasız ihtişamına yıl arca katlanmış olmasına rağmen yine de hiçbir şey onu yaşayacağı insanlık dışı felakete hazırlamış olmazdı. Brophy’nin dört köpeği, jeolojik algılama aygıtları kızağını tundra üzerinde çekerken, birden bakışlarını gökyüzüne çevirerek yavaşladı. Kızaktan inen Brophy, “Ne oldu kızlar?” diye sordu. Toplanmaya başlayan […]

Juan Rulfo – Pedro Paramo

Comala’ya babamı aramaya geldim; dediklerine bakılırsa burada oturuyormuş, Pedro Paramo adında biriymiş. Annem öyle dedi; ben de o ölür ölmez babamı görmeye gideceğime söz verdim. Sözüme inanması için elini iyice sıktım, annem ölmek üzereydi; benden ne istese yapmaya hazırdım. “Ne yap yap git, bul onu,” dedi bana. “Seni gördüğüne sevinecek biliyorum.” Gideceğimi söylemekten başka elimden […]

Jostein Gaarder – Sofi’nin Dünyası – Felsefe Tarihi Üzerine Bir Roman

…sonuç olarak, şu ya da bu, bir zamanlar yoktan var olmuş olmalıydı… Sofi Amundsen okuldan eve geliyordu. Yolun bir kısmını kız arkadaşı Jorün’le yürürken, robotlardan bahsetmişlerdi. Jorün’e göre insan beyni gelişmiş bir bilgisayar gibiydi. Sofi ise pek emin değildi bundan. İnsanın bir makineden, daha öte bir şey olması gerekmez miydi? Büyük süpermarkeƟn orada ayrılmışlardı. Sofi […]

Joseph Roth – Hileli Tartı

Bir zamanlar Zlotogrod bölgesinde Anselm Eibenschütz adında bir denetleme görevlisi yaşardı. Görevi, bölgedeki satıcıların ölçü ve ağırlıklarını denetlemekti. Eibenschütz, belli zamanlarda dükkanları tek tek dolaşır, endazeleri, terazi ve ağırlıkları incelerdi. Tam teçhizatlı bir jandarma polisi de ona eşlik ederdi. Buradan, devletin ona, gerektiğinde, sahtekârları Kutsal Kitap’ta müjdelenen buyruğa uygun olarak cezalandırma yetkisi . verdiği ve […]

Joseph Roth – Aziz Ayyaşın Efsanesi

1934 yılının bir bahar akşamı, yaşını başını almış bir beyefendi Seine’in üzerindeki köprülerden birinin taş basamaklarından aşağıya, kıyıya iniyordu. Burada, bütün dünyanın da bildiği üzere -yine de bu vesileyle, bir kez daha insanların hafızalarının tazelenmesini hak ediyor- Paris’in evsizleri yatar, ya da daha doğrusu, konaklar. İşte bu evsizlerden biri, yaşını başını almış, ayrıca iyi giyimli […]

Joseph Heller – Madde 22

Joseph Heller Madde Madde 22 bugüne kadar okuduğunuz hiçbir romana benzemiyor. Kendine has bir mant ığı, bambaşka karakterleri var. Joseph Heller ın acı gerçekleri sipsivri bir alayla iğnelediği bu 20. yüzyıl klasiğini okurken savaşı, yaşamın acımasızlığını, iktidarın yeri geldiğinde nasıl bir canavara dönüştüğünü görüp kimi zaman korkacak kimi zaman kahkahalar atacaksınız. 2. Dünya Savaşı sırasında […]

Joseph Delaney – Wardstone Günlükleri #1 – Hayaletin Çırağı

Hayalet geldiğinde hava çoktan kararmaya başlamıştı. O kadar uzun ve yorucu bir gün olmuştu ki akşam yemeğine oturmak için sabırsızlanıyordum. “Onun yedinci çocuk olduğuna emin misin?” diye sordu. Tepemden bana bakarken başını kuşkuyla sallıyordu. Babam onaylayarak başını salladı. “Sen de yedinci oğlansın, değil mi?” Babam tekrar başım sallarken huzursuzca ayağını yere vurmaya başladı. Pantolonuma kahverengi […]

Joseph Delaney – Hayaletin Laneti

İlk çığlığı duyduğumda, arkamı dönüp ellerimle kulaklarımı kapayarak başım acıyana kadar bastırdım. O an, yardım etmek için hiçbir şey yapamazdım. Ama hâlâ duyabiliyordum, acı çeken bir rahibin sesiydi bu ve yavaş yavaş yitip gidene dek, uzun bir süre devam etti. Ben de karanlık ahırda titrerken çatıyı döven yağmur damlalarını dinleyerek cesaretimi toplamaya çalıştım. Kötü bir […]

Joseph Conrad – Karanlığın Yüreği

Gezi teknesi Nellie, yelkenlerinde en ufak bir kıpırtı görülmeksizin zincirine tutunmuş dinleniyordu. Sular çekilmiş, rüzgâr neredeyse dinmişti; nehirden aşağı gidecek olan Nellie’nin yapacağı tek şey gelgiti beklemekti. Thames’in ağzı, uçsuz bucaksız bir su yolunun başlangıç noktası gibi önümüzde uzanıyordu. İleride denizle gökyüzü kaynaşmıştı ve bu aydınlık alanda gelgitle sürüklenen mavnaların güneş yanığı yelkenleri gergince göğe […]

Joseph Conrad – Karanlığın Yüreği (Dost)

Gezi teknesi Nellie, yelkenlerinde tek bir titreme görülmeksizin demir atıp suyun üstünde kaydı, durdu. Akıntı kesilmiş, rüzgar neredeyse dinmişti, rotası ırmağın ağzına doğru olduğuna göre de yapacağı tek şey burada demirleyip gelgiti beklemekti. Thames’in denize açılan bölümü, sonsuz bir su yolunun başlangıcı gibi uzanıyordu önümüzde. İleride, denizle gök kaynaşmışlardı ve aydınlık havada denizin yükselişiyle ırmaktan […]

Joseph Conrad – Casus

Casus’un doğuşu: Bir yazarın konusunun, bu konuyu işleme yönteminin, sanatsal amacının ve onu kaleme sarılmaya iten başka ne etkenler varsa bunların hepsinin kaynağı, zihninde ve duygularında belli bir dönemde beliren tepkilerde görülebilir sanıyorum. Gerçek şu ki, ben bu kitaba fazla düşünmeden, birden başladım ve hiç ara vermeden yazdım. Vakti geldiğinde ciltlenip okurun huzuruna çıkınca, böyle […]

José Saramago – Körlük

Sarı ışık yandı. Öndeki iki araba, kırmızı ışık yanmadan ileri atıldı. Yeşilli adamın silueti yaya geçidinde belirdi. Beklemekte olan yayalar, kara asfalta çekilmiş beyaz şeritlerin üzerinden yürümeye başladı, zebraya bundan daha az benzeyen bir şey olamaz, oysa bu geçitlere “zebralı geçit” diyorlar. Ayaklarını kavrama pedalının üzerinde tutan sabırsız sürücüler arabalarını yüksek devirde çalıştırıyor, kırbacın havada […]

José Saramago – Kabil

Bu kitapta, yazarın kendine özgü Yazım şekline sadık kalınmıştır. Habil, imanla, Tanrı’ya Kabil’den daha iyi kurban takdim etti, ve onun hediyeleri hakkında Tanrı şehadet ederek, bununla salih olduğuna şehadet olundu; ve ölmüş olduğu halde, bu vasıta ile hâlâ söylüyor. İbranilere Mektup, 11: 4. SAÇMALIKLAR KİTABI Tanrı adıyla da bilinen efendi, göze görülür her şeyleriyle kusursuz […]

José Saramago – Görmek

Ne berbat hava, diye yakındı on dört numaralı oy verme bürosunun, kalbi dışarı uğrayacakmış gibi atan sandık kurulu başkanı, üzerinden zırıl zırıl sular akan şemsiyesini sertçe kapatıp arabasını bıraktığı yerden adımını içeri attığı kapıya kadar kırk metre soluk almadan koşmasına karşılık pek işe yaramamış olan gabardin yağmurluğunu sırtından çıkarırken. Umarım en son gelen ben değilim, […]

Jose Saramago – Filin Yolculuğu

José Saramago Filin Yolculuğu’na hastalığı nedeniyle sık sık ara vermek zorunda kaldı ve romanının bir bölümünühastane yatağında yazdı. Eşinin ifadesine göre, en büyük korkusu bu kitabı tamamlayamamaktı. Yapıtını bitirebilmesiyle hem edebiyat dünyası zenginleşti hem de Saramago’nun belki de son yapıtını okumaktan mahrum kalmadık. Yazarın üslubu ve çeviriyle ilgili birkaç noktaya dikkat çekmenin okura yararlı olabileceğini […]

Jose Saramago – Demokrasi Öldü mü?

Devlet PLATON (…) Sen insanı iğrendiriyorsun, Sokrates!” dedi. “Sözümü ne kadar yanlış anlamak mümkünse, o kadar yanlış anlıyorsun.” “Hiç de öyle değil, dostum,” dedim. “Fakat ne demek istediğini daha açık söyle!” “Sokrates, sen kentlerde tiranlık, demokrasi, aristokrasi gibi değişik hükümet şekilleri olduğunu gerçekten bilmiyor musun?” “Bilmez olur muyum?” “Her kentte iktidar, hüküm süren unsurun elindedir; […]