Kategori: Roman

Chuck Palahniuk – Günce

Bunu okuduğun zaman hatırladığından daha yaşlı olacaksın. Senin karaciğer lekelerinin resmi adı hiperpigmentli lentigine’dir. Kırışıklığın anatomideki resmi adı ise rhytıdosis’tir. Suratının üst kısmındaki çizgiler, yani alnındaki ve gözlerinin çevresindeki rhytidosis’ler dinamik kırışıklardır, bunlara hiperfonksiyonel yüz çizgileri de denir ve deri altındaki kasların hareket etmesiyle oluşurlar. Suratın alt kısmındaki çoğu kırışıklık güneş ve yerçekiminin oluşturduğu statik […]

Chuck Palahniuk – Gösteri Peygamberi

Deneme, deneme. Bir, iki, üç. Deneme, deneme. Bir, iki, üç. Bu belki çalışıyordur. Bilmiyorum. Beni duyabilecek misiniz, bunu da bilmiyorum. Ama duyabiliyorsanız, dinleyin. Ve eğer dinliyorsanız bulduğunuz, yolunda gitmeyen her şeyin hikâyesidir. Bu, sizin tabirinizle 2039 sayılı uçağın kayıt aleti. İçinde geriye kalan her şeyin kaydını sonsuza dek saklayacak bir tel yumağı olan ve portakal […]

Chuck Palahniuk – Görünmez Canavarlar

Her tarafta çiçek aranjmanları ve mantar dolmaları bulunan büyük bir malikânedeki ihtişamlı bir West Hills düğün merasiminde olmanız gerekiyor. Buna hikâyenin dekoru deniyor; kim nerede, hangisi ölü, hangisi canlı. Bu Evie Cottrell’in ihtişamlı düğün merasiminin yaşandığı an. Evie malikânenin girişine inen merdivenin ortasında, yanmış gelinliğinden geriye kalan şeyin içinde çıplak vaziyette dikiliyor, tüfeği de hâlâ […]

Chuck Palahniuk – Dövüş Kulübü

Tyler bana bir garsonluk işi buluyor, sonra ağzıma bir silah sokmuş ve diyor ki, sonsuza kadar yaşamak istiyorsan, ilk adım olarak ölmek zorundasın. Oysa Tyler uzun süre benim en iyi arkadaşımdı. Tyler Durden’ı duymuş muyum, insanlar durmadan bunu soruyorlar. Silahın namlusu gırtlağımın dibine dayalıyken, Tyler diyor ki: “Gerçekten ölmeyeceğiz biz.” Silahın namlusuna oyduğumuz susturucu deliklerini […]

Christopher Paolini – Miras Döngüsü #4 Miras

İlkin ejderhalar vardır: Gururlu, korkunç ve özgür. Pulları mücevherler gibi parlar. Onlara bakan mahvolur, çünkü o muhteşem güzellikleri yıkıcıdır. Sayısız yüzyıllar boyu Alagaesia denen kıtada yalnız yaşarlar. Sonra tanrı Helzvog, Hadarac Çölü’nün kumlarından tıknaz ama güçlü Cüceleri yaratır. Bu iki ırk pek çok savaş yapar. Sonra gümüşümsü denizin ötelerinden Alagaesia’ya gemilerle Elfler gelir. Onlar da […]

Christopher Paolini – Miras Döngüsü #3 Brisingr

On beş yaşındaki çiftçi Eragon, Spine diye bilinen dağlarda önünde beliren mavi taşı görünce çok şaşırır. Eragon taşı dayısı Garrow ve kuzeni Roran’la birlikte yaşadığı çiftliğe götürür. Eragon’u Garrow ve merhum karısı Marian büyütmüştür. Babası hakkında hiçbir şey bilinmemektedir; Garrow’un kız kardeşi olan annesi Selena ise, Eragon’un doğumundan beri görülmemiştir. Daha sonra taş kırılır ve […]

Christopher Paolini – Miras Döngüsü #2 Eldest

On beş yaşındaki çiftçi Eragon, Spine diye bilinen dağlarda önünde beliren mavi taşı görünce çok şaşırır. Eragon taşı dayısı Garrow ve kuzeni Roran’la birlikte yaşadığı çiftliğe götürür. Eragon’u Garrow ve merhum karısı Marian büyütmüştür. Babası hakkında hiçbir şey bilinmemektedir; Garrow’un kız kardeşi olan annesi Selena ise, Eragon’un doğumundan beri görülmemiştir. Daha sonra taş kırılır ve […]

Christopher Paolini – Miras Döngüsü #1 Eragon

Dünyayı değiştirecek kokuyu taşıyan rüzgâr, gece uğuldayarak esiyordu. Uzun boylu bir Shade başını kaldırıp havayı kokladı. Kırmızı saçları ve kestane rengi gözleri dışında insana benziyordu. Şaşkınlıkla gözlerini kırptı. Mesaj doğruydu: buradaydılar. Yoksa bu bir tuzak mıydı? Olasılıkları tartıp buz gibi bir sesle, “Dağılın; ağaçların ve çalıların arkasına saklanın. Gelen her kimse durdurun… ya da ölün,” […]

Christopher Isherwood – Hoşça Kal Berlin

Bu kitapta yer alan altı bölüm kabaca bir devamlılığa sahip bir anlatı oluşturuyor. Bu bölümler, gerçekte Hitler öncesi Berlin hakkında olması planlanmış ve The Lost olarak adlandırmaya niyetli olduğum devasa bir epizodik romandan geriye kalan parçalardır. Eski başlığı değiştirdim çünkü bu kısa ve birbirine gevşekçe bağlı günlük parçaları ve skeçler serisi için fazla gösterişliydi. Mr […]

Christina Lauren – Harika Piç

Babam, istediğin işi öğrenmenin yolunun her saniye bir başkasını o işi yaparken izlemekten geçtiğini söylerdi hep. “Tepedeki işi almak için en aşağıdan başlamalısın,” demişti. “CEO’larm sen olmadan yaşayamayacağı kişi ol. Sağ kolları ol. Dünyalarını öğren, böylece diplomanı aldığın saniye seni havada kapacaklardır.” Evet, yeri doldurulamaz biri olmuştum. Ve kesinlikle “sağ kol” da olacaktım. Ancak bu […]

Christina Baker Kline – Öksüzler Treni

Hayaletlere inanırım. Onlar bizi arkalarında bırakanlar ve sık sık ziyareƟmize gelenlerdir. Bu dünyada neler olup biƫğini kimse bilmez ya da umursamazken, onların etraķmda olduğunu, beni izleyip yaşadıklarıma şahitlik ettiklerini pek çok kez hissetmişimdir. Ben doksan bir yaşındayım. Bir zamanlar hayatımda olan herkes, artık birer hayalet. Bazen bu ruhlar bana insanlardan ya da Tanrı’dan daha gerçekmiş […]

Christie Golden – Warcraft 2 – Büyük Şef

Gul’dan çağırdığında geldi ruhlarını karanlığa bilerek, hatta hevesle satmış olanlar. Tıpkı Gul’dan gibi, onlar da bir zamanlar büyük, ruhani varlıklardı. Bir zamanlar doğayı ve orkların onun içindeki yerini incelemişler; kırlardaki ve ormanlardaki hayvanlardan, gökyüzündeki kuşlardan, nehirlerdeki ve okyanuslardaki balıklardan bilgi edinmişlerdi. Ve bu döngünün bir parçası olmuşlardı: ne daha fazlası, ne daha azı… Ama artık […]

Christianna Brand – Topuklu Ayakkabıyla Gelen Ölüm

SAAT dokuza on kala, düzenli fakat hüzün verici odasının kapısını kapayıp caddenin köşesindeki duraktan tramvaya binerek işe en erken gelen, İrene olurdu. Kalabalığa rağmen geçen ilk araca binmeyi başarır ve konserve kutusundaki sardalya balığı gibi zorlukla ayakta durur, bir eliyle tutunmaya çalışırken öbürüyle cebini karıştırarak bilet parasını çıkarırdı. Oxford Circus’a gelince kendine kalabalıkta bir yol […]

Christian Jacq – Ramses 1 – Işığın Oğlu

“Ramses: Muzaffer komutanların en büyüğü, Gerçeğin koruyu cusu Güneş Kral.” Hiyeroglif yazılarını çözerek Mısır’ın gizemli geçmişinin kapılarını açan JeanFrançois Champollion, hayran olduğu II. Ramses’i bu sözlerle tanımlamıştı. Ramses’in ünü, asırlar boyu hiç unutulmadan günümüze kadar gelmiştir. Ramses adı, tek başına batı uygarlıklarının esin kaynağı olan Eski Mısır’ın görkeminin ve gücünün canlı simgesi olmuştur. “Işığın Oğlu” […]

Choderlos de Laclos – Tehlikeli İlişkiler

Tehlikeli İlişkiler bir entrika’nın öyküsüdür. (Bu sözcük sanki rastlantısal olarak hem kurgusal bir yapıtta olguların örgütlenmesi anlamını taşıyor hem de etkili ve yanılgılarla yönlendirilmiş bir bütündür.) Entrika çevirmek her zaman birini bir şeye “inandırmaktır”; her entrika yalanlardan oluşan bir yapıdır; entrikaya inanmak öncelikle insanların etkilenebileceğine inanmaktır -zaafları olan tutkularıyla (…) “İnsanları önce tanımak sonra etkilemek”. […]

China Mieville – Şehir ve Şehir

NE SOKAĞI, ne de mahalleyi görebiliyordum. Etrafımız toprak rengi binalarla çevriliydi. Mahalleli uyanır uyanmaz üstüne ne bulursa geçirmiş, saçlar başlar darmadağın, ellerinde kahveleriyle pencerelerden sarkmış, bir yandan kahvaltılarını ederken, bir yandan da bizi seyrediyorlardı. Binaların ortasında kalan bu alan kim bilir ne amaçla açılmıştı. Maketten bir arazi gibiydi. Belki de burayı ağaçlandırıp bir de yapay […]