Kategori: Roman

John Steinbeck – Cennetin Doğusu

Salinas Vadisi, Kuzey Kaliforniya’dadır. İki dağ sırası arasında kalan dar, uzun bir düzlüktür. Salinas Irmağı, işte bu düzlüğün ortasında, kıvrılıp bükülerek ta Monterey Körfezi’ne kadar uzanır, orada denize dökülür. Çocukluğumda, benden başka kimsenin bilmediği bazı çiçeklere ve otlara yakıştırdığım adları hâlâ hatırlıyorum. Kurbağalar nerede yaşarlar, yazın kuşlar ne zaman uyanırlar, ağaçlar ve mevsimler nasıl kokar, […]

John Steinbeck – Bitmeyen Kavga

Akşam olmuştu sonunda. Dışarda sokak ışıkları yanmıştı; köşedeki lokantanın neonu yanıp sönüyor, keskin kızıl ışıklarını patlatıyordu havaya. Neondan Jim Nolan’ın odasına yumuşak kırmızı bir ışık dökülmekteydi. Jim iki saattir küçük ve sert sallanır koltukta, ayaklarını beyaz yatak örtüsüne dayamış oturuyordu. Hava epeyce kararmıştı, ayaklarını yere indirip uyuşmuş bacaklarını ovuşturdu. Bir an bacaklarındaki karıncalanmanın dalgalanarak geçmesini […]

John Steinbeck – Bir Savaş Vardı

Bir zamanlar bir savaş vardı; ama yapılalı o kadar çok zaman oldu, başka savaşlarla, başka çeşit savaşlarla o kadar gölgelendi ki, artık unutuldu. Sözünü ettiğim savaş, Crécy ile Agincourt’un zırh ve yaylarını takiben başladı, Hiroşima ile Nagasaki’ye minnacık birer atom bombası atılmasının hemen öncesinde sona erdi. O savaşa katılmıştım; daha doğrusu, o savaşı şöyle bir […]

Dan Brown – Dijital Kale

PLAZA DE ESPANA SEVÎLLA – İSPANYA 11:00 Denir ki, ölüm anında her şey açıklığa kavuşur. Ensei Tankado artık bunun doğru olduğunu biliyordu. Göğsünü tutup acı içinde yere yığılırken, yaptığı hatanın korkunçluğunun farkına varmıştı. İnsanlar çevresine toplanmış, yardım etmeye çalışıyorlardı. Ne var ki Tankado yardım istemiyordu. Artık bunun için çok geçti. Sol elini havaya kaldınp parmaklarını […]

John Steinbeck – Bilinmeyen Bir Tanrıya

Vermont’ta Pittsford yakınlarındaki Wayne çiftliğinde ürün koruma altına alınmış, kışlık odun kesilmiş ve ilk ince kar tabakası toprağı kaplamıştı. Bir öğleden sonrasının ilerleyen saatlerinde şöminenin yanındaki berjere yaklaşan Joseph Wayne babasının karşısına dikildi. İkisi de birbirine çok benziyordu. İkisinin de burnu iri, elmacık kemikleri çıkık ve sertti; ikisinin de yüzü, insan etinden daha sert, daha […]

John Steinbeck – Ay Battı

On bire çeyrek kala her şey olup bitmişti. Kasaba kuşatılmış, savunucular yenilmiş, savaş da sona ermişti. Düşman bu küçük çarpışmaya daha büyüklerine gösterdiği özenle hazırlanmıştı. O pazar sabahı postacı ile polis memuru, kasabanın kalbur üstü esnafından Bay Corell’in teknesiyle balık avına çıkmışlardı. İçi tıklım tıklım asker dolu, küçük, kapkara çıkartma gemisi sessiz sedasız yanlarından geçerken […]

John Steinbeck – Altın Kupa

Öğleden sonra rüzgâr kış mevsiminin kutuplardan kayıp gelmekte olduğunu haber verircesine, Galler ülkesinin karanlık vâdilerinde hafif hafif esti durdu; dere yönünden, buz tutmakta olan suların belli belirsiz iniltisi geliyordu, iç karartıcı bir gündü, kapalı, huzursuzluk ve sıkıntı verici bir gün. Hava, sanki sevinçli bir şeyin yitirilmesine yumuşak, sevecen bir ağıt yakıyor gibiydi. Ama otlaklarda atlar […]

John Steinbeck – Alev

ALEV, yeni bir tarzda, roman-piyes tarzında üçüncü denemem oluyor. Bunu benden önce deneyen oldu mu, pek bilmiyorum. Bundan önce iki kitabım, FARELER VE İNSANLAR ile AY BATARKEN bu tarzdaydı. Bir bakıma buna yeni bir tarz demek yanlış olur. Daha ziyade birçok eski tarzların karışımı bir şey. Kolay okunabilecek bir kısa romandır bu. Bu şekli tercih […]

John Scalzi – Yaşlı Adamın Savaşı

Yetmiş beşinci doğum günümde iki şey yaptım. Önce karımın mezarını ziyaret ettim. Sonra da askere yazıldım. Bu ikisi arasında daha az dramatik olan, Kathy’nin mezarını ziyaret etmekti. Kathy yaşadığım ve birlikte çocuklarımızı büyüttüğümüz yerden iki kilometre bile uzakta olmayan Harris Deresi Mezarlığı’na gömülü. Onu bu mezarlığa gömmek, olması gerektiğinden daha zordu belki de; bir cenazeye […]

John Scalzi – Kırmızı Üniformalılar

Asteğmen Tom Davis üstünde oturduğu iri kayadan engin mağaranın karşısındaki ikinci ve daha iri bir kayaya tünemiş Kaptan Lucius Abernathy’ye, Bilim Subayı Q’eeng’e ve Başmühendis Paul West’e bakarak aklından şöyle geçirdi: İşte şimdi hapı yuttuk. “Borgovya Toprak Solucanları!” diyen Kaptan Abernathy, avcuyla kayasına bir şaplak attı. “Bilmem gerekirdi.” Bilmen mi gerekirdi? Nasıl oldu da bilemedin? […]

John Saul – Kör Gazap

Yol boyunca yavaş yavaş ilerliyordu; adımları dikkatliydi ama kararsız değildi. Yolun yabancısı sayılmazdı. Ne zaman sola, ne zaman sağa sapılacağını, nerede yolun ortasından gidileceğini nerdeyse içgüdüsel olarak biliyordu. Siyah giysisi ve aynı renkte bonesiyle, on iki yaşındaki bir çocuktan çok, yaşlı bir kadın gibi görünüyordu uzaktan. Elinden eksik etmediği bastonu da bu izlenimi güçlendiriyordu. Yüzü […]

John Rector – Paranoya

Rüyamda evde biri vardı. Aniden bunun bir rüya olmayabileceğini fark edip gözlerimi açtım. Pencereden gelen parlak ışık beynimi delip geçiyordu sanki. Üzerimde günlük kıyafetlerim, ayağımda ayakkabılarımla yatıyordum. Çarşaflar çamur içindeydi. Yatakta yavaşça doğruldum. Koridordan ayak sesleri geliyor, odama usulca yaklaşıyordu. “Günaydın, Dex!” Greg, üzerinde üniformasıyla eşikte dikiliyordu. Sebepsiz yere gülümsedim. Onu böyle görmeye alışık olmama […]

Dan Brown – Da Vinci Şifresi

Sion Tarikatı —1099 yılında kurulmuş olan gizli Avrupa cemiyeti- gerçek bir topluluktur. 1975 yılında Paris’in Milli Kütüphanesi, Sir Isaac Newton, Botticelli, Victor Hugo ve Leonardo da Vinci de dahil olmak üzere, Sion Tarikatı’nın sayısız üyelerinin isimlerini içeren, Les Dossiers Secrets{1} diye bilinen parşömenleri ortaya çıkarmıştır. Opus Dei olarak bilinen Vatikan Piskoposluğu, beyin yıkama, baskı ve […]

Dan Brown – Cehennem

Bu romanda bahsi geçen tüm sanat ve edebiyat eserleri ile bilim ve tarih gerçektir. “Konsorsiyum” yedi farklı ülkede şubeleri bulunan özel bir kuruluştur. Güvenlik ve mahremiyetini korumak için ismi değiştirilmiştir. Cehennem, Dante Alighieri’nin epik şiiri İlahi Komedya’da betimlenen yeraltı dünyasıdır. Eserde cehennem, “Gölge” denilen varlıkların, yani yaşamla ölüm arasındaki bedensiz vücutların bulunduğu, çok ayrıntılı bir […]

John Le Carre – Soğuktan Gelen Casus

Amerikalı, Leamas’a bir fincan kahve daha uzattı. «Neden gidip Ket etmez. Açığa çıkarıldı bir kere, kaçıyor, korku içinde. Mundt’un adamları peşinde. Bir tek şansı var. Bırak da zamanını kendi seçsin.» Genç adam duraksadı; hem gitmek istiyor, hem de gideceği anı tam olarpk kestiremiyordu. Barakanın içinde bir telefon çaldı. Birden kulaklarını dikip beklediler. Bir polis Almanca […]

John Le Carre – Küçük Trampetçi Kız

Alman yetkililerinin her ne kadar olayı bilmelerine imkân yoksa da, ortaya kanıt diye bir şey çıkarması Bad Godesberg’de oldu. Bad Godesberg olayından önce giderek artan bir kuşku vardı. Ama planlamanın üstünlüğü, bombanın kötü yapımına karşın, bu kuşkuyu kesinliğe dönüştürmüştü. Bu meslekte çok kullanılan bir özdeyişe göre, bir insan ergeç olaya imzasını atar. Bütün sıkıntı işin […]