Kategori: Macera

Kızlarağasının Piçi – Reşat Ekrem Koçu

Bu yazıları, tarihi istismar niyetiyle yazmadım. Bunlar, tarihten çıkarılmış küçük küçük sahneler, portrelerdir. Modeller hakikidir, şahıslar uydurma değildir. Hadiseler, yazdığım gibi cereyan etmiştir. Fakat bunlar, bir fotoğrafla çekilmiş değil, fırça ve boya veyahut kalemle yapılmış resimlerdir. Öyle zannediyorum ki, bu resimler, gençler ve halk için faydalı olabileciği gibi “cemiyet ilmi”nin de işine yarayabilecektir. Soğuk, rüzgârlı […]

Kiyohiro Miura – Oğlum Zen Keşişi Olmak İstiyor

Oğlum bana Keşiş olmak istediğini ilk kez söylediğinde şaşırmıştım, ilkbaharın başlarında bir Pazar sabahıydı ve her zamanki gibi zazen(zen meditasyonu ) yapmaya gidiyorduk. Yeni okul dönemi başlamak üzereydi ve oğlum daha yeni üçüncü sınıfa geçecekti. Yürürken başını kaldırıp bana baktı ve dedi. “Baba, lütfen rahibe bunu sor,” dedi. İlk defa bu şekilde birşey istiyordu. Genellikle […]

Kate Brian – Gölgeler Diyarı

Buz kesmiş ellerini birleştirdi ve ovalamaya başladı. Sessiz ormanda düzgün tempoda ilerleyen kuru bir ses… Hava, bir bahar günü için kabul edilemeyecek derecede soğuktu. Bu işi bitirdikten sonra, daha sıcak bir yere taşınacaktı. Ancak şimdilik buradaydı ve güneş batmaya başlıyordu. Kız her an gelebilirdi. O zaman soğuğun bir önemi kalmayacaktı. Yakında elleri sıcacık olacaktı. Avuç […]

Kass Morgan – Yüz #1 – The 100

Kapı, kayarak yana doğru açıldı ve Clarke, idam vaktinin geldiğini anladı. Bakışları, gardiyanın botlarına kilitlenmişti. Kendisini bir korku dalgasına, umutsuz bir panik seline hazırladı. Ama dirseklerinin üzerinde doğrulup terden sırılsıklam olmuş yatağından kalktığında, hissettiği tek şey rahatlamaydı. Bir gardiyana saldırdıktan sonra tek kişilik hücreye alınmıştı ama Clarke için yalnızlık diye bir şey yoktu. Her yerde […]

Daniel Defoe – Robinson Crusoe

1632 yılında, York kentinde iyi bir ailede dünyaya gelmişim; gerçi ailem oranın yerlisi değildi; babam İngiltere’ye ilk geldiğinde Hull’de yerleşen, Bremenli bir yabancıydı. Ticaret yaparak mal mülk sahibi olmuş, ardından da işini terk edip York’a yerleşerek oralı iyi bir ailenin kızı olan annemle evlenmiş. Annemin ailesi Robinson adıyla tanındığından bana da Robinson Kreutznaer adı verilmiş, […]

Julia Navarro – Tabletteki Sır

Taksi San Pietro Meydanı’nda durduğunda Roma’ya yağmur yağıyordu. Saat sabahın onuydu. Adam yol parasını ödedikten sonra, üstünü beklemeden, koltuğunun altına bir gazete sıkıştırıp canlı adımlarla kiliseye giren ziyaretçilerin kıyafetlerinin uygunluğunun sürekli denetlendiği birinci denetim noktasına yaklaştı. Öyle, şort, mini etek, tops ya da bermuda gibi kılıklara izin verilmezdi. Tapmağa girince, adam Vatikan’ın hazinesindekiler arasında onu […]

Jules Verne – Yüzen Şehir

18 Mart 1867’de Liverpool’a geldim. Birkaç gün sonra New York’a hareket edecek olan Great Eastern’de henüz yerimi almıştım. Bu yolculuğun bir hevesi tatmin etmekten başka amacı yoktu. Bu devasa gemiyle Atlantik’i aşmak bana çekici geliyordu. Bu vesileyle, kuzey Amerika’yı da gezmek niyetindeydim. Ancak önceliği Great Eastern’e veriyordum, Cooper’ın övdüğü ülke ikinci sıradaydı. Gerçekten de bu […]

Jules Verne – Wilhelm Storitz’in Sırrı

…Mümkün olan en kısa zamanda gel sevgili Henry. Seni büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum. Burası çok güzel bir ülke, ayrıca bir mühendis, Aşağı Macaristan’ın bu sanayi bölgesinde ilginç çok şey bulacaktır. Yolculuğundan pişman olmayacaksın. Sevgilerimle. Marc Vidal. Bu yolculuktan pişman değilim ama anlatmaya da hakkım var mı bilmiyorum? Hakkında hiç konuşulmasa daha iyi olur denen şu […]

Jules Verne – Piyango Bileti

Piposunun külünü silkeledikten sonra, Madam Hansen, “Saat kaç?” diye sordu. Piponun son dumanları, tavanın renkli kirişleri arasında kayboldu. Hulda, “Sekiz anne,” diye karşılık verdi. “Gece vakti, yolcuların gelmesi mümkün değil; hava çok kötü.” “Kimsenin geleceğini sanmam. Ne olursa olsun, odalar hazır. Dışarıdan seslenirlerse, işiteceğime eminim.” “Kardeşin dönmedi mi?” “Henüz gelmedi.” “Bugün geleceğini söylemedi mi?” “Hayır […]

Jules Verne – Ne Altı Var Ne Üstü

“NORTH POLAR PRACTICAL ASSOCIATION ” İKİ DÜNYANIN BİLGİSİNE SUNULMAK ÜZERE BİR BİLDİRİ YAYIMLIYOR “Demek oluyor ki Bay Maston, bir kadının matematikte ya da deneysel bilimlerde asla başarılı olamayacağını, ileri sürüyorsunuz!” “Üzülerek Bayan Scorbitt, ama buna mecburum,” diye yanıtladı J.-T. Maston. “Özellikle Rusya’da birkaç değerli matematikçi olduğunu kabul ediyorum. Ancak beyin yapısı dikkate alındığında, bir kadının […]

Jules Verne – Mişel Strogof

“Yeni bir telgraf geldi,” Haşmetmeap. “Nereden gelmiş?” “Tomsk’tan.” “Bu şehrin ötesinde telgraf hattı kesik mi?” “Dünden beri kesik.” “Saatte bir Tomsk’a telgraf çekin general ve de beni haberdar edin.” “Emredersiniz Haşmetmeap,” diye cevap verdi General Kisof. Bu konuşma, Yeni Saray’da verilen davet bütün ihtişamıyla devam ederken, sabahın saat ikisinde geçmişti. Gece boyunca, Preobrajenski ve Polovski […]

Jules Verne – Livonya’da Bir Dram

Adam durmamak için direniyordu. Bir molanın ardından belki de yola devam edecek gücü kendinde bulamayacaktı. Akşam ona doğru adam durdu. Bunun nedeni bacaklarında yürüyecek derman kalmanormalması, soluğunun kesilmesi ya da yorgunluğa yenik düşmesi değildi. Fizik gücü de en az morali kadar yerindeydi. Tasvir edilemez bir vatanseverlik duygusunu belli eden güçlü bir sesle, “Nihayet… sınır…” diye […]

Jules Verne – İnatçı Keraban 1. Cilt

O gün, 16 Ağustos, akşam saat altıda, kalabalığın gelişi gidişi ve gürültüsüyle her zaman gayet hareketli olan İstanbul’un Tophane Meydanı sessiz, mahzun, neredeyse ıssızdı. Boğaziçi’ne inen merdivenlerin başından bakıldığında yine aynı güzel manzara görülüyordu, yalnızca insanlar eksikti. Pera semtine giden, dar, pis, çamurlu, sarı köpeklerle dolu ara sokaklardan ancak birkaç yabancı geçiyordu, hızlı adımlarla. Özellikle […]

Jules Verne – İki Yıl Okul Tatili

9 Mart 1860 gecesi denize karışmış bulutlar, görüş uzaklığını ancak birkaç kulaca indirmiş bulunuyordu. Bu azgın denizde Slugi adlı küçük bir tekne, var gücüyle ilerleme çabasındaydı. Bu yüz tonluk bir yattı. Saat akşamın on biriydi. Bu enlemde, mart ayı başlarında geceler henüz kısadır. Gün ancak sabahın beşine doğru ağarmaya başlar. Ama küçük teknenin batma tehlikesi […]

Jules Verne – Esrarlı Ada 2. Cilt

Bu arada, kuzey yarımküredeki aralık ayına denk gelen bu haziran ayıyla birlikte kış geliyordu, en büyük meşgale ise sıcak tutacak, sağlam giysilerin üretilmesiydi. Aşağıdaki muflonların yünleri kırkılmıştı ve şimdi bu değerli tekstil hammaddesi kumaşa dönüştürülecekti. Kuşkusuz elinin altında ne hallaç, ne tarak, ne perdah, ne çekme, ne iplik, ne çıkrık, ne otomatik yün eğirme makineleri, […]

Jules Verne – Esrarlı Ada 1. Cilt

“Yükseliyor muyuz?” “Hayır! Tam tersine alçalıyoruz!” “Daha da kötüsü, Bay Cyrus! Düşüyoruz!” “Tanrı adına! Safraları atın!” “İşte son torba da boşaldı!” “Balon yükseliyor mu?” “Hayır!” “Dalgaların çalkantısını duyar gibiyim!” “Deniz sepetin altında!” “En fazla beş yüz ayak [→] aşağımızda olmalı!” O sırada, güçlü bir ses boşluğu delip geçti, ve şu sözcükler yankılandı: “Ağırlık yapan her […]