Kategori: Gerilim-Gizem

Jo Nesbo – Harry Hole #5 – Şeytan Yıldızı

Batı tarafına doğru artık hafif çökmüş olan ev, killi topraktan bir temelin üzerine 1898’de inşa edilmişti. Bu eğimden dolayı, akan su ahşap eşiği aşarak, batı tarafına doğru meşe parkelerin üzerinde ince bir iz bırakarak yatak odasının döşemesinde ilerliyordu. Akan su arkasından birikenlerle yoluna devam etmeden önce bir an için yerdeki oyukta mola veriyor ve hemen […]

Jeffery Deaver – Lincoln Rhyme #7 – Saatçi

00:02, Salı, gece yarısı Ölmeleri ne kadar zaman almıştır, dersin?” Sorunun muhatabı sorulanı duymamışa benziyor; dikiz aynasına göz attı, yeniden kendini yola verdi. Saat gece yarısını iki geçiyor, aşağı Manhattan sokakları buzlu. Soğuk hava cephesi bulutları sürüklediği için gökyüzü berrak, ama ayaz erken bastıran karı asfalta, betona yapıştırmış, yollar ayna gibi. İki adam, Vincent’in aklı […]

Jeffery Deaver – Lincoln Rhyme #4 – Taş Maymun

Onlar kaybolmuştu, onlar talihsizdi. Onları defolu mallar gibi dünyanın dört bir yanına taşıyan insan kaçakçıları -yılanlar- için adları ju-jia, yani domuzlar’dı. Gemilerine el koyup onları tutuklayarak sınır dışı eden Amerikan Göçmen Bürosu ajanları için adları belgesizlerdi. Umutluydular. Önlerinde uzanan riskli, aşırı çalışma isteyen yıllara karşılık, binlerce yıllık ata mirasından, ailelerinden ve evlerinden vazgeçen insanlardı onlar. […]

Chuck Palahniuk – Kurgudan da Garip

Eğer fark etmediyseniz, söyleyeyim; bütün kitaplarım diğer insanlarla bağlantı kurmanın yolunu arayan yalnız bir insanla ilgili. Bu bir bakıma Amerikan rüyasının tersidir: Yükselip, bütün ayaktakımının, otobanlardaki ya da daha kötüsü, otobüslerdeki bütün o insanların üzerinde bir yerde konumlanabilecek kadar zengin olmanın tersidir. Amerikan rüyası ücra bir köşede yalnız duran büyük bir evdir. Howard Hughes’unki gibi […]

Cem Akaş – 7

Bu kitaptaki kişi ve yerlerle başka kişi ve yerler arasında olabilecek her türlü benzerlik tümüyle rastlantısaldır. ( eski bir Çin taktiği ) Huzurluyuz. Bir Rönesans madrigali duyuluyor – Cipriano De Rore’nin “Alla dolce ombra”sı. Bir evdeyiz. Benetton renkleriyle bezenmiş, pastel sarı-kahverengi tonlarında, huzurumuzla uyumlu bir yer. Saat yönünde dönerek eşyaları görüyoruz/eşyalar saatin tersi yönünde dönerek […]

Celil Oker – Ateş Etme İstanbul

Uyandım. Çok zor uyandım. Öyle derin uyuduğumdan değil, gece boyu en az on kere uyandığımdan. Geceden ne kaldıysa daha doğrusu. Kaçta yatağa doğru uçtuğumu hatırlamıyorum. Ne kadar içtiğimi de. İnsan eski dostlarını kaybedince, daha eski dostlarını çağırıyor. Yatak sertti. Battaniyenin altından dönüveren nevresim belli belirsiz kokuyordu. Yastığıma alışamamıştım. Bunların hiçbirini umursamayacak kadar yorgundum. Hafif başım […]

Catherine Fisher – Kahin

Tanrılar bile hayal kurar. Ben de suyun hayalini kuruyorum; nasıl döküldüğünü, kocaman sıcak damlaların çöle düşerken çıkardığı sesi, kızgın kumda oluşturduğu derin çukurlan, kavrulmuş toprağın suyu bir anda emişini hayal ediyorum. Eğer ben Tann’ysam, hayallerim gerçek olmalı. Ama su farklı, su bir dişi, kontrol etmek mümkün değil. Vücudumun üzerinde yanklar, volkanlar gibi kavrulan büyük kabarcıklar […]

Bret Easton Ellis – Amerikan Sapığı

“Yeraltından Notlar” İnsanların yaptığı büyük hatalardan biri, görgü kurallarının sadece mutlu fikirlerin ifadesi olduğunu sanmaktır. Adab-ı muaşerete uygun biçimde dile getirilebilecek gayet geniş bir davranış yelpazesi vardır. Uygarlık dediğimiz de bundan başka bir şey değildir -bu davranışları düşmanca değil, görgü kurallarına uygun bir biçimde yerine getirmektir. Hata yaptığımız yerlerden biri, herkesin “neden aklımızdan geçenleri söyleyivermeyelim?” […]

Truman Capote – Tiffany’de Kahvaltı

Geçmişte yaşadığım semtler ve evler beni hep kendilerine çeker. Örneğin, East Seventies’de cephesi kırmızı tuğlayla kaplı bir apartman vardır. Savaşın ilk yıllarında New York’ta oturduğum ilk daire bu apartmandaydı. Tek odalı dairem, tavan arası eşyalarıyla döşenmişti; kanepe ve kabarık minderli iskemleler, sıcak yaz günlerindeki tren yolculuklarını hatırlatan kırmızı renkli, kaşıntı veren kadife bir kumaşla kaplıydı. […]

Tom Clancy – Kızıl Ekim

Polyamyy’deki Kuzey Filosuna bağlı denizaltı üssünde, Sovyet Deniz Kuvvetlerinden Kıdemli Albay Marko Ramius, Arktik denizinin buz gibi havasına göre giyinmişti. Üzerinde beş kat yün ve deri vardı. Pis görünüşlü bir liman römorkörü, komuta ettiği denizaltının pruvasını kanalın aşağısına, kuzeye doğru itiyordu. Kızıl Ekim adlı denizaltıyı iki ay boyunca taşımış olan havuz, şimdi suyla dolu betondan […]

Bram Stoker – Drakula

Avrupa’nın sınır bölgelerinden bir yerden gelen Kont Drakula, Viktorya Çağı İngiltere’sinde ortalığa dehşet saçar. Lanetli, denetlenemez olan bir güç, sarsılmaz görünen bir düzenin içine sızmıştır. Cinsiyet ayrımının, sınıflar ayrımı gibi mevcut toplumsal düzenin temel dayanaklarını oluşturduğu, kadının çekirdek ailedeki anne rolünün kutsallaştırıldığı bir kültürel coğrafyada ve dönemde, Bram Stoker, bir aristokratı vampirleştirerek yerleşik anlayış ve […]

Bram Stoker – Dracula (Can Yayınları)

Vampir edebiyatı, gerilim romanı, Gotik roman gibi çeşitli türlerle bağlantısı olan Dracula, Victoria kültüründe kadının rolü, cinsel gelenekler, göçler ve sömürgecilik gibi sosyal temaları da ele alır. Stoker, vampir konusunu kendisi icat etmediyse de, bu temayı modernize etmiş, roman bu niteliğiyle pek çok kez tiyatro, sinema ve televizyona uyarlanmıştır. Dracula, hikâyenin kahramanı olan kişilerin mektupları, […]

Becca Fitzpatrick – Siyah Buz

Paslı Chevyrolet kamyonet tangırdayarak durunca Lauren Huntsman kafasını ön yolcu koltuğunun camına çarptı ve irkilerek uyandı. Uykulu gözlerini birkaç kez kırpıştırdı. Kafasının içi, bir araya getirebilse bir bütün oluşturabileceği kırık dökük anılarla, paramparça görüntülerle doluymuş gibi hissediyordu. Gecenin daha erken saatlerine açılan bir pencereymiş gibi. Şu anda ise o pencere zonklayan kafasının içinde paramparçaydı. Country […]

Thomas Harris – Hannibal Lecter #4 – Hannibal Doğuyor

HANNIBAL LECTER’IN anılar sarayına açılan kapı, zihninin ortasındaki karanlığın içindeydi ve sadece dokunarak bulunabilen bir mandalı vardı. Bu kocaman, tuhaf kapı, erken barok dönemine ait, bol ışıklı muazzam mekanlara, koridorlara ve Topkapı Sarayı’ndakilerle yarışır sayıda odaya açılıyordu. Eler yerde ustaca yerleştirilip aydınlatılmış resimler vardı ve bunların her biri de, geometrik bir şekilde başka anıları çağrıştıran […]

Thomas Harris – Hannibal Lecter #3 – Hannibal

Böyle bir günün doğmaya cüret edemeyeceğini düşünebilirsin… CLARICE STARLING’in Mustang’i Massachusets Meydanı’ndaki -daha ucuza geldiği için Sun Myong Moon’dan kiralanmış bir binada ikamet eden- Alkol, Tütün ve Ateşli Silahlar Şubesi’nin rampasında kükredi. Önde kaportası yamru yumru bir minibüs, ardında ağzına kadar adamla dolu iki siyah özel tim minibüsüyle vurucu tim üç araca tıkışmış, mağaramsı garajda […]

Thomas Harris – Hannibal Lecter #2 – Kuzuların Sessizliği

Atış eğitimi yapmaktan dönen Clarice Starling hızlı bir yürüyüşten sonra soluk soluğa vardı toprağa yarı yarıya gömülmüş zemin katına. Ouantico’daki Akademi binasının bu katında FBl’ın dizi cinayetlerle uğraşan bölümü olan Davranış. Bilimlerinin büroları yer alıyordu. Uygulama alanında bir tutuklama eğitimi yaparken ateş altında kendini yere attığından dağınık saçlarında otlar, rüzgar ceketinde de ot ve toprak […]