Kategori: Aşk

Karyn Monk – Savaşçı

Kuzey İskoçya Bahar 1207 “Ölüyorum.” Bu sözleri, kötü bir sonla karşılaşmak yerine başka bir şey olmasını umuyormuş gibi karamsarlık ve belki de şüphenin gölgesinde sarf etmişti. Alpin, içini kemiren üzüntüyü belli etmeden, sakin bir tavırla bakıyordu ona. Bu adam, dünyaya gözünü açtığında da Alpin’in kollarındaydı. Babasına, oğlunun harika bir lider olacağından ve MacKendrick Klanı’nı huzur […]

Kahraman Tazeoğlu – Bukre

Gizli aldatmalar, sevdiğin insanı ‘üzerine basmadan’ çiğnemektir. Kaç kez çiğnendiğini hiç bilmiyordu Bukre. Aşkın küçük kızıydı o… İstanbul’un dar sokaklarında, az önce öğrendiği acı gerçeğin yıkımıyla yalpa vuruyordu. Yanındakiyle birlikte iki kişilik bir yalnızlıktı artık onlarınki… Ayakları yürüyordu sadece. Kendisi geride kalmıştı çoktan. Akşamdı. Biraz önceki konuşmalar kafasının içinde tekrarlanıp duruyordu. Sitem dolu nefesiyle, soluğunu […]

Julian Barnes – İngiltere İngiltere’ye Karşı

“İLK ANINIZ NEDİR?” diye sorarlardı ona bazen. O da, “Anımsamıyorum, ” diye yanıt verirdi. Çoğu kimse bunun bir şaka olduğunu düşünürdü; gerçi bazıları da, onun göründüğünden daha akıllı biri olduğundan şüphe ederdi. Ama gerçekte, inandığı şey buydu. “Ne demek istediğinizi gayet iyi biliyorum, ” derdi duygularını paylaşanlar, söylediğini açıklayıp basitleştirmeye hazırlanarak. “İlk anımızın hemen arkasında […]

Julian Barnes – Benimle Tanışmadan Önce

Graham Hendrick, karısının zina yapışını ilk seyredişinde hiç aldırış etmedi. Hatta kıkır kıkır gülmekte olduğunu fark etti. Perdeleme amacıyla elini kızının gözlerine doğru uzatmak aklına bile gelmedi. Elbette, Barbara vardı bunun arkasında. Barbara, ilk karısı;- zina yapmakta olan ikinci karısı Ann’e cephe alan Barbara. Gerçi, tabiatıyla, o zamanlar bunu bir zina olarak görmüyordu. Bu yüzden […]

Julian Barnes – Aşk vesaire

Stuart Merhaba! Daha önce karşılaşmıştık. Stuart. Stuart Hughes. Evet, ben eminim. Kesinlikle eminim. On yıl kadar önce. Önemli değil -olur böyle şeyler. Anımsamış gibi görünmeniz gerekmez. Ama mesele şu k i ben sizi anımsıyorum. S i z i anımsıyorum. Nasıl unutabilirdim, öyle değil mi? Şimdi düşünüyorum da aradan on yıldan biraz fazla zaman geçmiş. Şey, […]

Julia Quinn – Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü

Bayan Miranda Cheever, on yaşındayken o Muhteşem Güzellikten tek bir iz bile taşımıyordu. Saçları kahverengiydi – üzücü bir şekilde – gözleri de öyle. Aşırı uzun bacakları, zarafetten çok uzaktı. Annesi hep, o uzun bacaklarıyla evin etrafını arşınlayıp durduğunu söylerdi. Ne yazık ki, Miranda’nın doğduğu toplumda bayanların görünüşüne çok önem verilirdi. Daha on yaşında olduğu halde, […]

Juan Rulfo – Pedro Paramo

Comala’ya babamı aramaya geldim; dediklerine bakılırsa burada oturuyormuş, Pedro Paramo adında biriymiş. Annem öyle dedi; ben de o ölür ölmez babamı görmeye gideceğime söz verdim. Sözüme inanması için elini iyice sıktım, annem ölmek üzereydi; benden ne istese yapmaya hazırdım. “Ne yap yap git, bul onu,” dedi bana. “Seni gördüğüne sevinecek biliyorum.” Gideceğimi söylemekten başka elimden […]

Joseph Roth – Hileli Tartı

Bir zamanlar Zlotogrod bölgesinde Anselm Eibenschütz adında bir denetleme görevlisi yaşardı. Görevi, bölgedeki satıcıların ölçü ve ağırlıklarını denetlemekti. Eibenschütz, belli zamanlarda dükkanları tek tek dolaşır, endazeleri, terazi ve ağırlıkları incelerdi. Tam teçhizatlı bir jandarma polisi de ona eşlik ederdi. Buradan, devletin ona, gerektiğinde, sahtekârları Kutsal Kitap’ta müjdelenen buyruğa uygun olarak cezalandırma yetkisi . verdiği ve […]

John Steinbeck – Cennetin Doğusu

Salinas Vadisi, Kuzey Kaliforniya’dadır. İki dağ sırası arasında kalan dar, uzun bir düzlüktür. Salinas Irmağı, işte bu düzlüğün ortasında, kıvrılıp bükülerek ta Monterey Körfezi’ne kadar uzanır, orada denize dökülür. Çocukluğumda, benden başka kimsenin bilmediği bazı çiçeklere ve otlara yakıştırdığım adları hâlâ hatırlıyorum. Kurbağalar nerede yaşarlar, yazın kuşlar ne zaman uyanırlar, ağaçlar ve mevsimler nasıl kokar, […]

John Steinbeck – Alev

ALEV, yeni bir tarzda, roman-piyes tarzında üçüncü denemem oluyor. Bunu benden önce deneyen oldu mu, pek bilmiyorum. Bundan önce iki kitabım, FARELER VE İNSANLAR ile AY BATARKEN bu tarzdaydı. Bir bakıma buna yeni bir tarz demek yanlış olur. Daha ziyade birçok eski tarzların karışımı bir şey. Kolay okunabilecek bir kısa romandır bu. Bu şekli tercih […]

John Green – İlk Aşk

Üstün zekâsıyla tanınan Colin Singleton liseden mezun olmasının ve on dokuzuncu sefer Katherine isimli bir kız tarafından terk edilmesinin ertesi sabahı banyo yaptı. Banyo küvetinde yıkanmayı tercih ediyordu; hayattaki ilkelerinden biri yatarak kolayca yapılabilecek bir şeyi asla ayakta yapmamaktı. Suyun ısınmasının hemen ardından küvete girip oturdu ve su onu kaplarken boş gözlerle baktı. Bükerek küvete […]

John Fowles – Mantissa

Göz kamaştırıcı, uçsuz bucaksız bir pusun bilincindeydi, sanki bir buhar denizinin üzerinde yüzerken, aşağıya bakan, Tanrısal alfayla omegaydı bu; derken, belli belirsiz bir zaman aralığının ardından, aynı keyiϐle olmasa da sınırsız uzay ve imparatorluk izlenimini son derece büzülmüş ve intibaksız bir şeye indirgeyen mırıltıları ve çevrede gezinen gölgeleri seçebildi. Odžlümcül bir düşüş hızıyla mırıtılar seslere, […]

John Fowles – Büyücü

1927’de doğdum, her ikisi de Inǚ giliz ve orta sınıfa mensup bir anne– babanın tek çocuğuydum, onlarsa berbat cüce Kraliçe Victoria’nın bitmek bilmeyen kasvetli döneminde doğmuş, hayatları boyunca da asla onun uzun gölgesinden sıyrılamamışlardı. Beni özel okula gönderdiler, iki yılımı askerlik yaparak harcadım, Oxford’a gittim ve işte orada olmak istediğim kişi olmadığımın farkına varmaya başladım. […]

John Fante – Büyük Açlık

Dibber Lannon’un bir abisi var. Adı Pat Lannon. Dibber bana abisinin bir gün papa olacağını söylemişti. Neyse, fena halde yanıldı Dibber. Bana abisinin dünyanın gelmiş geçmiş en büyük papası olacağını söylemişti, büyük Papa Pius’dan bile daha büyük. Yuh olsun Dibber Lannon’a! Şu yüzden: Ben ve Dibber ilkokul üçteyken Pat Lannon sekizinci sınıftaydı. Hatırlıyorum onu. Ne […]

John Cleland – Bir Kadının Zevk Anıları

Bir Kadının Zevk Anıları, yani daha iyi bilinen ismiyle Fanny Hill, İngiliz edebiyatının en çok tartışılan metinlerindendir. On sekizinci yüzyılın ortasında şehvet edebiyatı popüler olmaya başlayınca dek John Cleland ahlaksız yakıştırmasından kurtulamamıştır ve seksüel zevk ayini olarak kabul edilen Fanny Hill en iyi satan romanlar kategorisine girmiştir. Hikâye Fanny’nin masum olarak bildiği Londra’ya gelişi ile […]

D. H. Lawrence – Ölen Adam

Mezopotamya – Mtsır – Yunaneli üçgeni içinde yüzyıllarca gidip gelen efsanelerin düğüm noktası Anadolu – Suriye – Lübnan, üçgenin üç köşesinde unutulmağa başlayan şeyleri, yüzyıllarca, yaşamlarının bir parçası olarak taze tuttular {1} , tutmakla kalmayıp Roma’ya öğrettiler, aşıladılar. Eski mysterion’lar, mythos’lar, do ğa ile yeniden bir bağ kurmağa, unutulmuş heyecanları tazelemeğe götürüyordu. Doğu gizemciliği yeniden […]