Kategori: Hikaye-Öykü

Antonio Tabucchi – Fernando Pessoa’nın Son Üç Günü

Pessoa gerçekten de çoğul ruhun yazarıdır, ancak Tabucchi de yazarlık serüveninde hep bu noktaya gelip dayanmıştır. Fernando Pessoa’nın Son Üç Günü’nde, Pessoa’yı hastanedeki ölüm döşeğinde ziyarete gelen ‘kimlik’ ve ‘kişiliklerini’ anlatır Tabucchi. Sırasıyla Alvaro de Campos, Alberto Caeiro, Ricardo Reis, Bernardo Soares, Antonio Mora girer hastane odasına. Yaratıcılarını son bir kez görmek, sırlarını ortaya dökmek, […]

Anonim – Karadeniz Fıkraları

Ülkemiz mizah gücü yüksek insanlarla dolu bir ülke… Dünya çapında pek çok yarışmada mizahçılarımızın aldığı baĢarılı sonuçlar göğsümüzü kabartmakta. Her yöremizdeki insanların kendilerine özgü bir mizah anlayıĢı olduğu kesin. Ama son 10-15 yıldır karadeniz yöremize ait fıkralar adeta moda haline geldi. o kadar büyüdü ki pek çok fıkra Karadenizlilere çevrilerek anlatılır hale geldi. Ġlk baĢlarda […]

Anonim – Japon Masalları

Eskiden, köyün dışındaki bir kulübecikte bir dede ile bir nine yaşarmış. Dede her sabah ormana gider, nine de evde kendi işine gücüne bakarmış. İkisi de çalışkanmış ve huzur içinde yaşarmış. Kuşkusuz, büyük bir üzüntüleri olmasaymış, daha memnun ve mutlu olurlarmış; çocukları olmamış ve yaşlılık günlerinde yapayalnız kalmışlar. Nine küçük avlusunu süpürürken sık sık “Ah, şimdi […]

Anonim – Çin Öyküleri

Destanın eski Türklerde en önemli yazın türlerinden biri olmasına, Avrupa yazınında da çok önemli bir yer tutmasına karşılık, Çin’de bir destan türü gelişememiştir. Bunun birçok nedeni vardır. Destan, temsilî bir sanat biçimidir ve hükümdarların ya da hükümdar çevresinden kişilerin yiğitliklerini anlatır; hükümdarların saraylarında ya da yüksek tabakadan olanların önlerinde okunur. Çin’deyse, yüksek tabaka yiğitlik niteliğini […]

Anonim – Binbir Gece Masalları – Cilt 6

“Raviyanı ahbar ve nâkılânı asar ve muhaddisâm rüzigâr şöyle rivâyet ederler ki” (yani: Haberleri duyuranlar, eserleri nakledenler ve zamanın olaylarını anlatanlar bildirirler ki) diye başlar eski doğu masalları. Bundan dolayı masal anlatanlara eskiden “râvî” derlerdi. Bunların en ünlüsü Binbir Gece Masalları’nı anlatan Şehrazat olsa gerek. Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve […]

Anonim – Binbir Gece Masalları – Cilt 3

“Raviyanı ahbar ve nâkılânı asar ve muhaddisâm rüzigâr şöyle rivâyet ederler ki” (yani: Haberleri duyuranlar, eserleri nakledenler ve zamanın olaylarını anlatanlar bildirirler ki) diye başlar eski doğu masalları. Bundan dolayı masal anlatanlara eskiden “râvî” derlerdi. Bunların en ünlüsü Binbir Gece Masalları’nı anlatan Şehrazat olsa gerek. Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve […]

Anonim – Binbir Gece Masalları – Cilt 2 (Çizimsiz)

“Raviyanı ahbar ve nâkılânı asar ve muhaddisâm rüzigâr şöyle rivâyet ederler ki” (yani: Haberleri duyuranlar, eserleri nakledenler ve zamanın olaylarını anlatanlar bildirirler ki) diye başlar eski doğu masalları. Bundan dolayı masal anlatanlara eskiden “râvî” derlerdi. Bunların en ünlüsü Binbir Gece Masalları’nı anlatan Şehrazat olsa gerek. Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve […]

Anonim – Binbir Gece Masalları – Cilt 1

“Raviyanı ahbar ve nâkılânı asar ve muhaddisâm rüzigâr şöyle rivâyet ederler ki” (yani: Haberleri duyuranlar, eserleri nakledenler ve zamanın olaylarını anlatanlar bildirirler ki) diye başlar eski doğu masalları. Bundan dolayı masal anlatanlara eskiden “râvî” derlerdi. Bunların en ünlüsü Binbir Gece Masalları’nı anlatan Şehrazat olsa gerek. Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve […]

Andre Gide – Dunya Nimetleri

Bu kitaba verdiğim kaba ada bakıp da aldanma, Nathanael; ona Menalque da diyebilirdim, ama senin gibi Menalque da hiçbir zaman var olmadı. Bu kitabın bürünebileceği biricik ad kendi adımdı; ama o zaman da imzalamayı nasıl göze alabilirdim? Utanmadan, hiçbir yapmacığa kaçmadan, kendimi koydum bu kitaba; bazan da hiç görmediğim ülkelerden, duymadığım kokulardan, hiç yapmadığım işlerden […]

Guy De Maupassant – Seçme Öyküler

Üç haftadır Ulrich uçurumun, köyün görüldüğü kıyısına gitmemişti. Wildstrubel’e çıkan yamaçlara tırmanmazdan önce oraya uğramak istedi. Loeche de kar altındaydı. Evler, bu soğuk mantonun içine gömülmüş, hiç seçilmez olmuştu. Sonra sağa dönerek Loemmern Buzulu’na doğruldu. Ucu demirli değneğini taş gibi sert kara kakarak büyük dağlı adımlarıyla ilerliyordu. Keskin gözüyle de uzakta, bu sınırsız örtü üzerinde […]

Guy De Maupassant – Mutluluk

Akşamüstü çay saati, henüz ışıklar yanmamıştı. Bahçe içindeki ev denize hâkim bir yerdeydi. Güneş pembeleşerek batıyor, bu arada görünen her şey sanki altın tozuna bulanmış gibi oluyordu. Karşımızda Akdeniz, giden günün altında berrak, kıpırtısız, ürpertisiz, dümdüz madeni bir plaka gibi sonsuzluğa doğru uzanıyor; uzakta, girintili çıkıntılı dağlar, gün batımının solgun erguvan kırmızılığı içinde siyah kesitler […]

Guy De Maupassant – Küçük Asker

Mösyö Antoine Leuillet, dul Madame Mathilde Souris ile evlendiğinde on yıldan beri ona aşıktı. Mösyö Souris, Mösyö Leuillet’nin dostu ve kolejden eski arkadaşıydı. Leuillet onu sever, fakat biraz da aptal bulurdu. Sık sık, “Bu zavallı Souris’nin aklı biraz kıt” derdi. Mösyö Souris, Bayan Mathilde Duval ile evlendiği zaman Leuillet şaşırmış ve üzülmüştü. Çünkü o da, […]

Guy De Maupassant – Gezgin satıcı

Ne kadar çok kısa anı, küçük şey, buluşma, şöyle belli belirsiz yakalanmış, bulgulanmış gösterişsiz dram, henüz her şeyden habersiz, körpecik zihnimizi alıp usul usul üzücü doğrunun tanınmasına götüren iplerdir aslında. Ruhum bulutlarda, rastgele dolaştığım yollarda beni oyalayan uzun düşlere dalıp gittiğimde, hep birdenbire düşlerimin önünden fundalıklardaki ayak seslerimi işitip uçuveren kuşlara benzeyen sevindirici ya da […]

Guy de Maupassant – Ay Işığı

Günler boyunca, art arda, bozguna uğramış asker toplulukları geçmişti kentten. Takım makim denemezdi artık bunlara, dağınık güruhlardı. Adamların sakalları uzun, kirli, üniformaları parça parçaydı; bayraksız, alaysız, gevşek gevşek yürüyorlardı. Hepsi de şaşkın, bitkindi, düşünme, karar verme yeteneğinden yoksun görünüyor, sanki yalnız alışkanlıkla yürüyorlardı, sanki durur durmaz devrilivereceklerdi yorgunluktan. Sonradan silah altına almanlar görünüyordu daha çok, […]

Grimm Kardeşler – Grimm Masalları

Evvel zaman içinde bir terzinin üç oğluyla bir tanecik keçisi varmış. Hepsi onun sütüyle beslenirlermiş. Bunun için de kendisini her gün çayıra götürmek, bol bol beslemek gerekiyormuş. Çocuklar bu işi nöbetleşe yaparlarmış. Günün birinde büyük oğlan keçiyi kilise alanına götürmüş. En güzel otlar burada bulunurmuş. Hayvanı dolaşıp otlamaya salmış. Akşam üzeri eve dönme vakti gelince […]

Gormander – Çocuklar Yönetimde

Top anaokulu yüksek bir tepenin üzerinde kurulmuştu. Bu okuldaki çocuklar, tepenin üzerinden geçmekte olan bulutları yakalayabileceklerini sanırlardı. Özellikle sonbahar günlerinde, havanın çok bulutlu olduğu zamanlarda, çocuklar dışarı çıkar, bulutları seyrederlerdi. Bulutların bazıları kocaman trenlere benzerdi. Anaokulunun üzerinden öylesine sıra sıra geçerlerdi ki, çocuklar neredeyse göğün tren gibi gürüldediğini duyarlardı. Bazı başka bulutlar da, birbirleriyle didişen, […]