O ldukça yaşını başını almış bir adam sayılırım. Otuz yıldır sürdürdüğüm işin doğası, bildiğim kadarıyla şu ana dek haklarında hiçbir şey yazılmamış olan ilginç, hatta biraz tuhaf bir tür insan takımıyla sıradışı bir ilişki kurma noktasına getirdi beni — dava katipleri, bir başka deyişle, yazıcılardan söz ediyorum. İş hayatı ve özel yaşamları açısından onların birçoğunu […]
Kategori: Hikaye-Öykü
Henryk Sienkiewicz – Muzıkacı Yanko ve Kamyonka
Türk edebiyat tarihinin anıt isimlerinden Orhan Şaik Gökyay, “Ahmet Rasim’in sözlüğünü yapmak Türkçe’nin yarı sözlüğünü yapmaktır” der. Gökyay’ın maksadı açıktır. Ahmet Rasim’in farklı kaynaklardan beslenen kelime hazinesi, sadece Türkçeyi değil Türkiye’nin toplumsal hafızasını da beslemiştir. Ahmet Rasim İstanbul sokaklarının zengin argosundan, klâsik kültürün kavramlarına, seyyar satıcıların jargonundan, saray ediplerinin terkiplerine kadar ömrü boyunca bir lisan […]
Henry James – Daisy Miller
İsviçre’nin küçük Vevey kasabasında, son derece rahat bir otel vardır. Aslında burada çok otel bulunur; çünkü geçimini turistleri ağırlamakla sağlayan bu kasaba, –birçok ziyaretçinin hatırlayacağı üzere– her turistin görmesi gereken, harikulade mavi bir gölün kenarına kurulmuştur. Tebeşir beyazlığındaki cepheleri, yüzlerce balkonu ve çatılarında dalgalanan bir düzine bayrağı ile modern otellerden tutun da; eskiden kalma, adı, […]
Heinrich von Kleist – Michael Kohlhaas
On altıncı yüzyılın ortalarında Havel ırmağı kıyılarında, zamanının en haksever, aynı zamanda en korkunç adamı, Michael Kohlhaas adında bir at tüccarı yaşıyordu. Bir köy öğretmeninin oğlu olan bu garip adam, otuz yaşına kadar, yaşamını örnek bir yurttaş olarak geçirmişti. Hâlâ kendi adını taşımakta olan köydeki çiftliğinde, sanatıyla geçinerek dingin bir ömür sürüyordu; sevgili karısının doğurduğu […]
Heinrich von Kleist – Düello
On altıncı yüzyılın ortalarına doğru Havel nehrinin kıyısında, zamanının en dürüst, ama aynı zamanda en ürkünç adamlarından biri olan Michael Kohlhaas adında bir at taciri yaşardı. Bir öğretmenin oğlu olan bu sıra dışı adam, otuz yaşına gelene kadar örnek bir vatandaş olarak gösterilebilirdi. Hâlâ onun adını taşıyan bir köyde çalışarak geçimini sağlar, karısının ona verdiği […]
Hasan Öztoprak, Özlem İşbilir – Anadolu Masalları
Çok eski zamanlarda Danyal adında bilgelerin bilgesi bir adam yaşarmış. Bu bilgenin onu her zaman saygı ve hayranlıkla dinleyen, bilgisinden yararlanmak isteyen pek çok öğrencisi ve seveni varmış. Ama gel gör ki, değerli el yazmalarına ve onca kitabına sahip çıkacak, mirasçısı olacak bir çocuğu yokmuş. Derdinden ve üzüntüsünden ne yapacağını bilemeyen bilge, bir evlat sahibi […]
Hasan Ali Toptaş – Ölü Zaman Gezginleri
Bir kuşluk vakti, balkonda oturuyorduk. Sen maviler giymiştin, omuzlarından dökülen saçların usul usul uçuşuyordu. Yüzüme bakıyordun ikide bir, derime sinen geldiğim yeri arıyordun belki; ellerimin nasıl el olduğunu, kirpiklerimin nereye doğru kıvrıldığını öğrenmek istiyordun. Bense, büyümelerinden korkarak gözlerimi kapatmıştım. Büyürlerse onlarla birlikte ben de büyüyecektim sanki. Sonra da, dedelerimden kalan kelepçe ürpertisi bileklerimde ışıldamaya başlayacak, […]
Stendhal – İtalya Hikayeleri (‘Öyküleri’)
Bu öykü, 1 Mart 1837’de, Revue des Deux Mondes’da yayımlanmıştır. Stendhal’in, XVI. yüzyıl İtalyasıüzerine yazdığı öykülerden ilki budur. Yazarın, o sanat, aşk ve güç çağına karşı, özel bir ilgi duyduğu bilinmektedir. O çağla bütünleşmek için hiçbir şeyi ihmal etmez; tarihselolaylara meraklı, kendi deyişiyle bilgiçlik taslayan bir adam olarak boş zamanlarını, Paul Louis Courier gibi, yarımadanın […]
Stefan Zweig – Satranç
“Satranç” Üzerine Satranç (“Schachnovelle”), Avusturyalı yazar Stefan Zweig’ın (1881-1942) ölümünden hemen önce tamamladığı birkaç düzyazı metinden biridir. Zweig, bu metni kaleme aldığı sırada, karısı Lotte Zweig’la birlikte göç ettiği Brezilya’da, evinin bulunduğu Petrópolis kentinde yaşamaktaydı. Neredeyse tamamı Nazi işgali altında olan Avrupa’dan önce İngiltere’ye, ardından Amerika Birleşik Devletleri’ne ve nihayet Brezilya’ya giden Zweig, gördüğü büyük […]
Stefan Zweig – Satranç (Can Yayınları)
Satranç tahtasında bir Avrupalı Satranç bugüne kadar başka herhangi bir oyundan çok daha fazla ilgi çeken ve hakkında pek çok şey yazılan tek oyun olsa gerektir. Bu konudaki ilk yapıtların XI. ya da XII. yüzyıla dayanan ve satranca ilişkin problemlerin açıklandığı elyazmaları olduğu sanılmaktadır. Bu tarihten günümüze kadar satranca ilişkin literatür, problem açıklamaları ya da […]
Stefan Zweig – Kurşun Mühürlü Tren
Eskicinin evindeki adam İsviçre, ufacık bir barış adası… Birinci Dünya Savaşının azgın dalgaları, habire kıyılarını dövüyor. 1916, 1916, 1917 ve 1918 yılları boyunca bu adacıkta hayat, heyecan dolu bir polis romanını andırır. İki ayrı kampa mensup diplomatlar, otellerin süslü salonlarında, birbirlerini tanımaz oluvermişlerdi. Daha düne kadar, ahbapça briç oynayan, karşılıklı eğlentiler düzenleyen, kendileri değildi sanki. […]
Stefan Zweig – Bir Kadının Yaşamından 24 Saat ve Bir Yüreğin Ölümü
Savaştan on yıl önce Riviera’da kaldığım küçük pansiyonda masada otururken beklenmedik bir biçimde şiddetli bir kavgaya, hatta karşılıklı nefret ve hakarete varmasına ramak kalan sert bir tartışma çıktı. İnsanların çoğunun muhakeme gücü körleşmiştir. Kendilerine doğrudan dokunmayan, sivri ucu ısrarla sert bir şekilde duyularına kadar nüfuz etmeyen şey, onları neredeyse hiç harekete geçirmez; ancak gözlerinin önünde […]
Stefan Zweig – Amok Koşucusu
Normandiya yolculuğu insanı bıktıracak kadar uzamıştı, ancak daha Courbépine’deki ilk gününde eski neşesine kavuştu. Yerinde duramayan, kıpır kıpır, sürekli yeni şeyler peşinde koşan ruhu, kırlarda yaşanan o pırıl pırıl yaz günlerinin kucağına kendini atıverdi. Deli dolu şeyler yaptı, saçlarına açık renkli kurdeleler taktı, bembeyaz giysisiyle, içinde çoktan ölmüş olduğunu sandığı o küçük kız çocuğuna uyup […]
Şefik Can – Divan-i Kebirden Secmeler Cilt 1-4
Hazreti Mevlana’nın Aşıklar Dîvanı diye adlandırdığı bu mübarek kitabı doksan biryaşında olduğum halde baştan sonuna kadar gözden geçirerek Hak aşıkları için hazırlamakgücünü ve aşkını bana veren Cenab-ı Hakka hamd ü senalar. Aziz Peygamber Efendimizesalatü selamlar, ve Hz. Mevlana’nın bu aciz kula olan himmetinin eksilmemesini niyazederim. “Büyük Dîvan” anlamına gelen Divan-ı Kebîr Hz. Mevlana’nın heyecanla, gönülcoşkunluğuyla […]
Şebnem İşigüzel – Venüs
Göbek Deliği Göbek deliği annemizin hatırasıdır. Hem bağımlılığımızın hem bağımsızlığımızın işareti. Benim için biraz farklı tabii. Evet, sanırım buradan başlamak en doğrusu: Doğuyla batının tam ortasında, Isǚ tanbul Boğazı’nda dünyaya geldim. 23 Temmuz 1908’de bir kayığın içinde. Hatta, “Neden erkek değil de kız!” diye öϐkelenen babam ter ter tepinip kayık alabora olduğundan, suyun içinde. Odžnce, […]
Arif Kaptan – Giyotinli Labirent
Batan Geminin Ambarı ; Son altı aylık dönem, bütün hikayeyi anlayabilmek için geçmişe dönüşlerin belirsizliğinde yeterli olamazdı. Nerede ve ne zaman başladığına karar vermek bakımından kurgunun bağlamında çok daha gerilere, hatta var olmaya kadar uzanan bu gerçeklik, uzun kayboluşlardan sonra Rock müzik grubu çalışmamla başladı. Müzik konusunda iyi-kötü bir tecrübem ve piyasaya girebilecek kadar hazırlanmış […]