Kategori: Hikaye-Öykü

Burhan Arpad – Direklerarası

Sehiirler in, semtlerin ve sokakların da hikâyeleri  vardır. Bir olaylar zincirini, belirli bir dönemi, hattâ bütün bir çağı anlatırlar. İstanbul’un bir çok köşeleri ve semtleri böyledir. Beti bunlardan Direklerarası’nı seçtim. Geçen yüzyıl sonlarında parıltısı azalan, yirminci yüz yıl başlarında kararan, 1930’larda büsbütün sö­ nen Direklerarası, Beyazıt – Vezneciler – Şehzadebaşı – Saraçhane tramvay yolu ortadan […]

Buket Uzuner – Güneş Yiyen Çingene

“Tıpkı babaannemle annemin bir karışımısın sen!” (Eh,herhalde hiçbir kadının kocasından duymak istemeyeceği sözün daha kötüsü bu olmalı! Annesine benzemekten daha kötüsü… Neyse ki, kocam değil!) Polis kapıyı kıracak, açmam için bağırıyor. Korkuyorum. Erkekler korkmaz diyorlar ama babaannem, “Erkekler de bal gibi korkar oğlum, ancak akıllılar korkmaz,” diyor. Bal gibi korkuyorum. Polis kapıyı yumrukluyor, içerde olduğumu […]

Jean-Pierre Vernant – Torunuma Yunan Mitleri

Bir varmış bir yokmuş… Bu kitaba ilk başta bu adı vermek istiyordum. Sonunda daha farklı, daha açık bir başlık seçtim. Ancak kitaba başlarken hem bu ilk başlığın çağrıştırdığı hem de metinlerin temelini oluşturan anıyı açıklamam gerekiyor. Yirmi beş yıl önce torunum henüz küçük bir çocukken tatillerini bizim yanımızda, eşimle benim yanımda geçirirdi; torunumla bir kural […]

Jean-Paul Sartre – Duvar

Bizi büyük beyaz bir odaya soktular, gözlerim kırpışmaya başladı, ışık gözlerimi rahatsız ediyordu. Sonra bir masa ve masanın arkasında dört herif gördüm, sivildiler, kâğıtlara bakıyorlardı. Öteki tutukluları dibe yığmışlardı; onların yanına kadar gidebilmemiz için bütün odayı baştan başa geçmemiz gerekiyordu. Aralarında pek çoğunu tanıyordum; ötekiler yabancı olmalıydılar. Önümde duran ikisi yuvarlak kafalı, sarışındılar. Birbirlerine benziyorlardı. […]

James Joyce – Dublinliler

Bu sefer hiç umut kalmamıştı: üçüncü krizdi. Udžst üste birkaç gece evinin önünden geçmiş (tatildeydik o sıra), pencerenin aydınlık dikdörtgenini gözlemiştim: her seferinde aynı şekilde aydınlandığını görüyordum, haϐif ve dengeli bir ışıkla. Odžlmüş olsa, diye düşünüyordum, kararık perdenin üzerinde mumların yansımasını görmem gerekirdi, çünküölülerin başucuna iki mum dikildiğini biliyordum. Kendisi de sık sık sözünü ediyordu, […]

J. R. R. Tolkien – Tehlikeli Diyardan Öyküler

Küçük Krallık’ın tarihini anlatan pek az malzeme var; ama şans eseri, kökenine ilişkin bir anlatım sağlam kaldı; belki anlatımdan çok, bir efsane demek daha doğru olur, çünkü ağırbaşlı yıllıklar yerine mucizelerle dolu, yazarının sık sık atıfta bulunduğu popüler türkülere dayandırılmış, sonradan derlenen bir eser olduğu açık. Yani, anlattığı olaylar çok geçmişte kalmış olmasına rağmen yazar […]

J. R. R. Tolkien – Peri Masalları Üzerine

Peri masalı nedir? Bu sözcüğü bulmak için Oxford İngilizce Sözlüğü’ne boş yere başvurursunuz. Bu sözlükte, peri masalı bileşimine dair hiçbir bilgi bulunmaz ve periler konusunda da genel olarak işe yaramaz. Oxford’un Eki’nde peri masalının ilk olarak 1750’de kaydedildiği ve başlıca anlamının (a) periler hakkında bir masal veya genel olarak bir peri efsanesi, açılan anlamlarıyla, (b) […]

J. R. R. Tolkien – Masallar

Bir zamanlar ne eski anılan ne de uzun bacakları olanlara uzak gelecek bir köy vardı. Ona Küçük Wootton’dan büyük olduğu için Büyük Wootton derlerdi, ormanın birkaç kilometre derinliklerindeydi. Çok büyük olmasa da o dönemde bolluk içindeydi ve her yerde olduğu gibi orada da türlü türlü insan yaşardı; iyisi, kötüsü, biraz iyisi biraz kötüsü. Ülkede, çeşitli […]

J. K. Rowling – Ozan Beedle’in Hikayeleri

Bir zamanlar iyi kalpli bir ihtiyar büyücü varmış, sihrini komşularına yardım etmek için hiç esirgemeden ve akıllıca kullanırmış. Gücünün gerçek kaynağını açığa vurmak yerine de sanki bütün o iksirler, tılsımlar ve panzehirler “şans getiren kazanım” dediği küçük kazandan kullanıma hazır halde çıkıyormuş gibi yaparmış. Kilometrelerce uzaktan insanlar dertlerine şifa bulsun diye gelir, büyücü de memnuniyetle […]

Lev Nikolayeviç Tolstoy – İnsan Neyle Yaşar

Vaktiyle karısı ve çocuklarıyla bir mujik kulübesinde yaşayan bir ayakkabıcı vardı. Ne ev kendinindi, ne toprağı vardı; ailesini de sadece ayakkabıcılıkla geçindirirdi. Ekmek pahalı, emek ucuzdu; kazandığını yiyeceğe yatırırdı. Ayakkabıcının karısıyla paylaştığı bir gocuğu vardı ama giye giye üstlerinde paralanmıştı; iki yıldır bir koyun postu alıp yeni bir gocuk dikmek için para biriktiriyordu ayakkabıcı. Sonbahara […]

İvan Sergeyeviç Turgenyev – Hikayeler 1-2-3

Turgenyev de, öbür büyük Rus yazarları gibi, çok taraflı bir sanat yaratıcılığı göstermiş, roman, küçük büyük hikâye, piyes yazmış, üstelik onlardan farklı olarak, şiir, nesir şiir yazmıştır. Bugün şiirleri üzerinde hemen hemen hiç durulmaz. Turgenyev denince akla Tolstoy’un, Dostoyevski’nin hemen yanı başında yer alan büyük romana, hikâyeci gelir. Ama onun her eserinde kendini duyuran romantik […]

Arthur Rimbaud – Illuminations – Dizeler

Tufan anısı yatışır yatışmaz, bir tavşan evliya otları, kıpır kıpır çan çiçekleri içinde durdu, gökkuşağına yakardı örümceğin ağları arasından. Ah değerli taşlar, saklanan – bakıp duran çiçekler daha şimdiden. Pis ana sokakta kasap tezgahları kuruldu; bakır oymalarda gibi yukarıya kat kat yığılmış denize çektiler kayıkları. Kan aktı Mavi Sakalın orda. – tanrının mühürüyle camları sararttığı […]

Homeros – İlyada

Söyle bize. tanrıça, Peleoğlu Ahilleus’un uğursuz öfkesini ki, Ahaylılara sayısız acılar getirdi, nice kahramanların ruhlarını Hades’e attı, özlerini kurtlara kuşlara yem etti böylece Zeus’un iradesi yerine gelmiş oluyordu. En önce o atışmadan başla ki, budunlar hanı Atreosoğlu ile tanrısal Ahilleus’un arasını açtı. Acaba hangi tanrı onları böyle birbiriyle kavgaya tutuşturmuştu? — Leto ile Zeus’un oğlu! […]

İlham Veren Hikayeler

YOLUMUZDAKI ENGELLER Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacak diye başlamış beklemeye. 1. Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer gelmişler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girmişler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirmiş. Halkından bu kadar […]

İhsan Oktay Anar – Yedinci Gün

Aklıyla olduğu kadar gözleriyle de gördükleri kendisine fazlaca ağırlık vermiş olacak ki Ulu Hakanımız havagazı lambasını kapattı ve o karanlıkta bir sâyepûşun altındaki yaldızlı koltuğa oturdu. Gecenin o saatinde hâlâ, ipek gömleği, kruvaze yeleği, siyah redingotu üzerindeydi. Fesini çıkardı ve sinameki şurubu dolu billûr bardağa uzandı. Besmele çektikten sonra bardağı dikip son damlasına kadar içti. […]

İhsan Oktay Anar – Efrasiyab’ın Hikayeleri

Çok değil, bundan otuz yıl kadar önce, Anadolu’nun orta yerindeki bir kasabada, kestiği raconla nam salmış bir kabadayı vardı. İnce beyaz çizgili lacivert takım elbisesinin ceketini, her an çıkabilecek bir kavgayı dikkate alarak omuzlarına şöyle bir atar, yengeç gibi yampiri yampiri cadde sokak yürüyüp bela arardı. Her gece devirdiği bir büyük rakının kan çanağına döndürdüğü […]