Kategori: Hikaye-Öykü

Charles Dickens – Bir Noel Şarkısı

Her şeyden önce, Marley bir ölüydü. Bu konuda en ufak bir şüphe bile yoktu. Ölüm kayıtlarında rahip, cenaze memuru, levazımatçı ve yas tutanların en önde geleninin imzası vardı: Scrooge imzalamıştı. Scrooge adı da, altına imza atma lütfunda bulunduğu herhangi bir belgenin değerini artırırdı. Yani bizim Marley, bir kapı çivisi ne kadar ölüyse o kadar ölüydü. […]

Charles Bukowski – Sıradan Delilik Öyküleri

Bir kızı vardi Duke’ün, Lala, dört yaşında. Duke’ün ilk çocuğuydu, bir gün onu bir şekilde öldürürler korkusu ile kaçınmıştı çocuk yapmaktan, ama şimdi deli oluyordu kız için, mest oluyordu. Duke’ün aklından geçen herşeyi biliyordu kız, özel bir hat vardı aralarında sanki. Duke ile Lala süpermarketteydiler ve sürekli bir şeyler söylüyorlardı birbirlerine, herşeyden konuşuyorlardı, kız ona […]

Charles Bukowski – Büyük Zen Düğünü

Arka koltuktaydım, Romanya ekmeği, ciğer ezmesi, bira ve meşrubatların arasına sıkışmış; on yıl önce ölen babamın cenazesinden bu yana ilk kez bağladığım yeşil kravatımla. Şimdi bir Zen düğününde sağdıç olacaktım. Hollis saatte 130 kilometre sürüyor, Roy’un iki metrelik sakalı yüzüme uçuşuyor. Benim 62 model Comet arabamdayız ama ben kullanamıyorum — sigorta yok, iki kez alkollü […]

Cevdet Kılıç – Bilgelik Hikayeleri

Birisi Thales’e sorar: • Sana göre dünyada biricik devamlı olan şey nedir? • Ümit…, diye cevap verir düşünür; zira bizi en son bırakan budur. • Peki, öyleyse en kolay olan şey nedir? diye sorulunca, • Başkasına nasihat vermek diye karşılık verir. Bazen bir hikmetli söz, hikâye, hatıra, fıkra, fabl; insanın hayatını, düşünce ufkunu, zihniyetini ve […]

Miguel De Cervantes – Örnek Alınacak Hikayeler 1

Sevgili okuyucu, mümkün olaydı, bu önsözü yazmaktan kendimi alıkoymak isterdim, zira Don Quijote’min başına koyduğum önsöz benim için pek o kadar iyi olmamıştır ki aynı şeyi yapmak arzusunu duyayım . Bunun kabahati, hayatım boyunca zekâ ve dirayetimden çok kendi mizacımla edinmiş olduğum, o sayısız dostlarımdan birine aittir: Ünlü Don Juan de Jauregui 2 kendisine portremi […]

Cengiz Aytmatov – Kızıl Elma, Oğulla Buluşma, Beyaz Yağmur, Asker Çocuğu, Deve Gözü

İSABİEKOV geç saatlere kadar yatıp uyuyamamış, hâlâ düşünüyordu. Nasıl hitap edecek, nasıl bir sözle başlayacaktı bu mektuba? Neler yazabilirdi? Zor, çok zor, hatta imkânsız geliyordu mektup yazmak. Söylenecek birikmiş o kadar şey vardı ki! Hem sonra, onun gecikmiş itiraflarını anlayacak mıydı? Birlikte yaşadıkları ve şimdi geride kalan yıllar çok zor geçmişti. Birbirlerine karşı bunca haksız […]

Cengiz Aytmatov – Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek

Cengiz Aytmatov: Çok yönlü bir kişilik, özgün bir yazar. 1928 yılında Kırgızistan’da doğmuştur. Aytmatov, en geniş anlamda Türk kültürünün dünyada yeni ve güçlü bir atılım yapabilmesini sağlayacak önemli bir değerdir. Buna karşılık Türk kültürü ve Türkiye, Aytmatov’un birikiminden yeterince yararlanamamaktadır. Elips Kitap olarak, Türkiye ve Türk kültürünün bu eşsiz hazinesini layıkıyla değerlendirebilmenin alt yapısını kurmayı […]

Cemil Kavukçu – Yalnız Uyuyanlar İçin

Apartman girişinde, sol yanda, duvar boyunca sıralanan posta kutularından 39 numaralısı bana ait. Ondan yeterince yararlandığım söylenemez. Öbür kutular gibi (özellikle 12, 17 ve 28) zarflar ve katlanmış dergiler taşmıyor içinden. Posta kutuları bir uygarlık ölçütü olabilir mi, diye düşündüğüm oluyor zaman zaman. Ama elektrik, telefon ve su faturalarının bana ulaşmasındaki işlevini düşünüp avunuyorum. Bazen […]

Cemil Kavukçu – Düşkaçıran

“Galatasaray!” Buyurgan, küçümseyen bir biçimde söylemişti bunu. İyi gününde olsaydı “Galatasaray lütfen,” derdi.Taksiye biner binmez dikiz aynasındaki top namlusu gibi iki siyah gözle bakışları karşılaştığında inmek istemiş, bir gerekçe bulamadığı için de oturduğu yerde kalakalmıştı. Genç sürücünün kaçamak bakışlar attığını hissediyor ama aynaya bakmıyordu. Adam resmen belasını arıyordu. Nerede cins bir taksici varsa ona rastlıyordu. […]

Cemil Kavukçu – Başkasının Rüyaları

Çocukluğundaki yaz günlerini düşününce içine bir sıkıntı çökerdi. Sıcak öğle sonraları, ipe dizilmiş tütün yapraklarının kurutulduğu bomboş, sessiz sokaklar, dilleri dışarıda bitkin köpekler, sinek ve arı vızıltıları… Sonra, zorunlu öğle uykuları. Mızıklamasının yararı olmazdı; çabuk büyümek için nasıl çok yemek yemesi gerekiyorsa, gündüzleri uyuması da gerekiyordu. Evin en serin yeri, üst kattaki, pencereleri bahçeye bakan […]

Cemil Kavukçu – Aynadaki Zaman

Kocaman bir kuş kondu pencereme. Gagasında taşıdığı kendisinden de büyük silgiyi pervaza bıraktı. “Her şeyi sil” dedi, “sonra ben yine geleceğim.” Fatih içeri girdiğinde Samet telefonda yüksek sesle, bozuk bir aksanla Inǚ gilizce konuşuyordu. Gözlüğünün üstünden bakıp gülümseyerek başını salladı. Kalkmak için yeltenince, Fatih elini ileri doğru uzatarak rahat olmasını işaret etti. Masanın karşısındaki koltuklardan […]

Celâl Hosrovşahi – Furuğ’un Öyküsü

Çağdaş İran edebiyatının seçkin öykü yazarı Celâl Hosrovşahi ile, çok yıllar önce, Deryabenderi’nin ‘Hacer’in Kısa Bacaklı Tavuğu’ adlı öyküsünü Türkçeye çevirirken bir soru aklımı kurcalamaya başlamıştı. Bu soruyu daha sonraki yıllarda başka İran öykülerini, romanlarını okurken sık sık sormaya devam ettim. Bu öykü ve romanların hemen hepsinde yer alan o olağanüstü hayal gücü ve ‘fantastik’ […]

Caroline Paul – Kayıp Kedi

Bu gerçek bir hikayedir. O sırada diyalogları ve olayların sırasını tam olarak kaydetmedik, ama bu kitapta hayatlarımızın o dönemini ölümlü yeteneklerimiz izin verdiğince canlandırdık. Ancak lütfen şunları unutmayın: 1. Ağrı kesiciler, 2. Aradan geçen zaman, 3. Bizim yaşımızdaki insanlar için normal olan kafa karışıklıkları. Kullandığım uçak, yelken bezi ve alüminyum borulardan ve bir de çim […]

Üstün Akmen – Bay Kuş – Öyküsel Denemeler

Çeşme, İzmir’in batısına doğru uzanan yarımadanın ucunda, İzmir’e yaklaşık doksan kilometre uzaklıkta bir yerleşim bölgesi. Çeşme’nin adı, antik devirlerde “Sissus” olarak geçmekte. Uzun ve kurak bir yazdan, dolayısıyla suya olan istek ve özlemden dolayı bu bölgedeki çeşmeler çok önem kazanmış ve zamanla bölge bu nedenle “Çeşme” olarak anılmaya başlanmış. Yazları iki ya da üç ay […]

Ursula K. Le Guin – İçdeniz Balıkçısı

Masalda, yaşadığı ada ile anakara arasındaki sakin denizde her gün tek başına balığa çıkan Uraşima adındaki fakir bir balıkçı anlatılır. Ura şima uzun siyah saçları olan genç ve yakışıklı bir adammış. Bir gün denizler kralının kızı yukarı bakıp da geniş gökyüzü dairesinden yüzerek geçen bir karaltıyı seyrederken, kayığının kenarından eğilen Uraşima’yı görmüş. Dalgaların içinden çıkarak, […]

Uğur Yücel – Yağmur Kesiği

Bazı ihtiyarlar ölümün ta kendisidir. Bütün gün çanlar çaldı köyde. Uzun sessizlik oldu ardından. İhtiyarların buruşuk bedenleri kıpırdadı sonra. Akşam, şehirde olanlardan habersiz indi köyün üstüne. Kuzey rüzgârları esmeye başladı. “Lodostan sonra karayel her zaman kar getirir, ” dedi uzun boyunlu, uzun kollu, yaşlı bir Yahudi avluya bakan yüksek balkonda. Elinde koca bir püro vardı. […]