Kategori: Hikaye-Öykü

Sabahattin Ali – Çakıcı’nın İlk kurşunu (Tereke) – Öyküler, Şiirler, Derlenmemiş Yazılar

Sabahattin Ali, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biridir. Önce şiirleriyle ortaya çıkar, sonra ise hikâye ve romanlarıyla tanınır. Eserlerinin listesi ilk yayımlanış tarihleriyle önsözün sonunda verilmiştir. Yirminci yüzyılın ilk yarısında verdiği bu eserlerle edebiyat tarihimizde kendine saygın bir yer edinen Sabahattin Ali, en çok hikâyeleri ile sevilmiştir. Hikâyeciliğimizde “toplumcu gerçekçi” tarzda yazdığı öyküleri ile bir mihenk […]

Sabahattin Ali – Bütün Öyküleri #2 – Yeni Dünya, Sırça Köşk, Esirler

Bir köy öğretmeninin notlarından İstasyondan kalkıp vilayet merkezine giden kamyon, iki saat kadar sarstıktan sonra, beni gideceğim köye ayrılan yolun başında bıraktı. İki adım bile atacak halim yoktu. Çantamı yanıma koyarak, kenarlarından otlar fırlayan bir taşın üstüne oturdum. Kafamdaki uğultuyu dinlemeye başladım. İçi tozla karışık ter kokan kamyon dünyanın bu en bozuk yolunda bizi birbirimize […]

Sabahattin Ali – Bütün Öyküleri #1 – Değirmen, Kağnı, Ses

Şiir ve hikayelerim arasında, yazmış olmaktan utanacağım kadar kötüleri olduğunu biliyorum. Bunların bir kısmının çocuk denecek bir yaşta yazılmış olmaları bence bir mazeret değildir; çünkü bu çeşit bir yazıyı bugün herhangi bir imzanın üstünde görsem, sahibini ıslah olmaz bir zevksizlik ve tam istidatsızlıkla suçlandırmakta tereddüt etmem. Bunların, benim san’at hayatımın gelişmesini göstermesi bakımından, sadece kendim […]

Ryunosuke Akutagava – Raşömon ve Diğer Öyküler

Çağdaş Japon edebiyatında hiçbir öykücü yapıtları ve özel yaşantısıyla Akutagava kadar derin tartışma uyandırmamıştır. Akutagava edebiyat sahnesine 1916 yılında çıktı, fakat bu sahneden 1927 yılında intihar ederek ayrıldı. Sadece on bir yıl süren bu kısa yazarlık hayatında öykü, roman, gezi, anı, eleştiri, antoloji gibi sayısı 150’yi geçen ve toplam 19 ciltte toplanan değişik türde yapıtlar […]

Robert Musil – Üç Kadın

Bir dönem gelir, hayat sanki devam etmekte tereddüt ediyormuş ya da akışını değiştirmek istiyormuş gibi belirgin biçimde yavaşlar. Böyle bir dönemde insanın başına kolayca bir felaket gelebilir. Homo ’nun hasta, küçük bir oğlu vardı; hastalığı bir seneden beri ne düzeliyor ne de kötülüyordu, doktor onun uzunca bir süreliğine kaplıcaya götürülmesini istemişti ama Homo bu seyahate […]

Richard Bach – Martı | Jonathan Livingston

Sabahın erken saatleri. Güneşin ilk ışıkları, yumuşacık, denizin ürpertisini altın pınltısıyla oynaştırıyordu. Kıyıdan bir mil açıkta bir balıkçı teknesi. Denize yem için dökülen balık artıklarının kokusu bir anda yayılıyor havaya ve kahvaltı sürüsü çağrıyı alıyor. Bin martılık kalabalık, yiyecek parçaları için kapışıp kavga etmeye geliyor. Yoğun bir gün başlıyor yine. Ama uzakların yalnızlığında, tekneden ve […]

Recaizade Mahmut Ekrem – Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi

Muhsin Bey –ki yirmi iki yaşında, zeki, gayet çalışkan, sinnine göre malûmatı zararsız, fakat istidâd-ı muhabbeti galip, hayâlât-ı şâirâneye mağlup, nahîfü’l-mizâc bir genç şair idi– uzaktan kendisine karâbeti bulunan bir kızı daha çocukluğunda en şiddetli bir sevdâ-yı ismetperverâne ile sevmiş ve şiddet-i aşk u alâkasından perestîdesi olan Dilara’yı da hissedar etmek bahtiyarlığına nail olmuş idi. […]

Raymond Queneau – Biçem Alıştırmaları

Notasyon S hattı otobüsünde, trafiğin civcivli zamanı. Yirmi altı yaşlarında bir tip, kurdela yerine sicim sarılmış fötr şapka, pek uzun boyunlu, sanki boynunu birisi çekiştirmiş gibi. İnsanlar iniyor. Söz konusu tip yanında duran bir adamdan rahatsız oluyor. Adamı, ne zaman birisi geçse, kendisini iteklemekle suçluyor. Ağlamaklı bir ses tonu, ama aslında saldırgan olmaya çalışıyor. Boş […]

Raymond Carver – Katedral

O kör adam, karımın eski bir arkadaşı, gece yatıya kalmak üzere bize gelecekti. Karısı ölmüş, o da ölen karısının Connecticut’taki akrabalarını ziyarete gelmişti. Karımı akrabalarının evinden aradı, sözleştiler. Adam trenle gelecek, beş saatlik yolculuktan sonra karım onu istasyonda karşılayacaktı. Karım on yıl önce, Seattle’da, bir yaz onun yanında çalışmış ve o zamandan bu yana onu […]

Ray Bradbury – Ertelenen Aşk

Yeşilkentteki yaz okuluna Ann Taylorın öğretmen olarak atandığı haftaydı. Genç kadın yirmi dördünden henüz gün almıştı o yaz… Bob Spauldingsse bıyıkları bile terlememiş on dörtlük bir delikanlıydı. Aradan bunca yıl geçtikten sonra bile herkes hatırlıyor, Ann Tayloru. Öğrencilerin sabah gelirken ona vermek için kır çiçekleri topladıkları, elmalar, portakallar getirdikleri, karatahtayı pırıl pırıl etmek için yarıştıkları, […]

Rasim Özdenören – Denize Açılan Kapı

Kapıy AHMET : Çoraplarımı giyeceğim. Gömleğimi, pantolonumu. Daha önce yüzümü yıkamalıyım. Yargılama belki bugün. Yeryüzünü boşaltmam isteniyor. Temyizsiz. Acaba kim karar veriyor? Muhakkak birinin emriyle veriyordur karar verenler. Ama kim adına? Bugün işe gideceğimi sanmıyorum. Sokaktan hâlâ kimse geçmedi. Zaten kimse geçmez burdan. Hiçbir sabah. Tuhaf bir çöl burası. Güneş hep uzaklarda duruyor. Hep o […]

Rasim Özdenören – Çözülme

İçinde tortulanarak biriken pazar kalabalığı biçiminde o karmaşık, dolaşık sıkıntının, yüzüne çizdiği sinirli gölgeleri bakışlarının bulanıklığında anlıyor; ne yapması gerektiğini, birbirinin içine girerek yürüyen, düşüncesini karıştıran kadınlı erkekli, kızlı oğlanlı insanlar, hızla geçen, sağa sola sert dönemeçler yapan dolmuşlar, taksiler, otobüsler, at arabaları yüzünden kestiremiyordu. Sinemaların önünde birikmiş kalabalık, çember çeviren, köpek kovalayan çocuklar, örtülü, […]

Rasim Özdenören – Ansızın Yola Çıkmak

Bir Kapının Önünde Gecenin karanlığı aralanıyor ağır ağır: he Mutfaktan tüpün harıltısını işitti. (Anası da uyanmış. Her sabah yoksa bu saatte mi uyanırdı? Şimdiye değin nasıl olmuştu da üstünde durmamıştı bunun? Cami evlerine uzaktı. Gitmeye kalksa belki yetişemeyecekti. Ezan sesi kesilmişti.) Yer yatağından kalktı. Ortalık ağarmamıştı daha. Mutfağa geçti. Anası tüpün üstündeki tencereyi karıştırıyordu. “Erkencisin […]

Ralf Rothmann – Deniz Kenarında Geyikler

Islak Serçeler;  MESAİ BİTİMİNE bu kadar az kala ihtiyarın yanına gidilmez. Aklına hep yaptıracak bir şeyler daha gelir, hafta sonu olsa bile. Bu yüzden olduğum yerde kaldım, kendime bir Aktive yaktım ve çatıların üzerinden gölü izledim. Bu havada kuşların kanatlarının soğuktan kırılmaması şaşırtıcıydı. Yuvalarını karşı binanın kaba inşaatına yapmışlardı; çığlıklar atarak merdiven boşluğunda hızla uçuyor, […]

George R. R. Martin – Prenses ve Kraliçe Veya Siyahlar & Yeşiller

Ejderhaların Dansı, 129AL’den 131AL’e kadar süren, Westeros’un Demir Tahtı için Targaryen Hanesi’nin iki dalı arasında yaşanan iç mücadeleye verilen tozpembe isimdir. Böyle karanlık, kanlı ve karışık bir dönemi “dans” olarak isimlendirmek aşırı şekilde uygunsuzdur. Şüphe yok ki bu ad, şarkıcıların işidir. “Ejderhaların Ölümü” daha uygun bir isim olurdu, ancak gelenekler ve zaman daha şiirsel olan […]

George R. R. Martin – Düzenbaz Prens Veya Kral’ın Kardeşi

Eski Şehir, Hisar’dan Aliüstat Gyldayn tarafından yazıya geçirilen bu kaynak, Prens Daemon Targaryen’in gençlik yıllarının, maceralarının, suçlarının ve evliliklerinin hususlarını anlatır. Bir kralın torunu, başka bir kralın ise kardeşi olan Daemon, kraliçenin kocası olma şerefine de erişmiş bir adamdı. İlerleyen yıllarda oğullarından ikisi ve torunlarından üçü Demir Taht’a oturdular fakat Daemon Targaryen’in taktığı tek taç, […]