Kategori: Hikaye-Öykü

Georges Simenon – Katili Herkes Bulamaz

— Bana kalırsa Bay Sorgu Hâkimi, müsaade buyurulursa kendi anlayışıma göre vaziyeti açıklayayım, ne zaman ki… Polis komiseri, gözleri muallakta, bir sineğin uçuşunu seyrederken susuverdi. Baktığı şey sinek değil, küçük köy doktorunun pırıl pırıl parlayan, aynı zamanda gülmekten katılan diyebileceğimiz gözleri idi. — Devam ediniz, sizi dinliyorum komiser bey… — Affınızı dilerim efendim. Fakat maalesef […]

Andersen – Seçme Masallar I

Hans Christian Andersen 1805’te Danimarka’da Odonse’de fakir bir kunduracının oğlu olarak doğmuş, 4/8/1875’te Kopenhag’da ölmüştür. Andersen’in bir şair, hem de büyük bir şair olduğundan şüphe edilmemeli. Cansızların dilini anlayarak, eşyayı konuşturacak kadar büyük bir şair olan Andersen, eline aldığı her konuyu kendi iç soluğu ile doldurmayı, yaşatmayı bilmiş, onları insanlaştırmış, aramıza katmıştır. Şairin bu yanı […]

Mihail Şolohov – Kin ve Sevgi

Yukarı Don bölgesine savaş sonrasının ilk ilkyazı olağandışı bir hız ve enerjiyle geldi. Mart sonunda azov denizinden sıcak rüzgarlar esmeye başladı, iki gün içinde Don’un sol yakasındaki kumlardan kalktı kar; çukurlukları ve dereleri doldurmuş olan karlar kabarıp erimeye başladı; incecik bozkır derecikleri buzdan kabuklarını kırıp delişmen bir aceleyle akmaya başladı; yol ar geçilmez olmuştu neredeyse. […]

altKitap – Derleme – O Yaz – 2013 Yazına Kurmaca Bir Katkı

Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan direnişte yaşamını yitirenleri, ruhen ve bedenen yaralananları hiç unutmamak için. ‘O Yaz’ın ilk günlerinde Gezi Parkı’nda başlayan ve ardından tüm Türkiye’ye yayılan özgürlük mücadelesi, belki de Cumhuriyet tarihinin en geniş kapsamlı sivil itaatsizlik eylemlerinden biri. Toplumun, kategorilere ayrılmayı reddederek, kendi rengiyle ve duruşuyla, özgür olmak istediğini haykırdığı anlamlı, […]

altKitap – Derleme – Farkındalık altKitap 2013 Öykü Seçkisi

Okuldan geldiğimde annem ve babam salondaki üçlü koltukta oturuyordu. Bu saatte ikisi de evde olmazdı, şaşırdım. Babam beni görünce ayağa kalktı, “Gel bakalım Arda, annenle beraber seninle konuşmak istiyoruz,” dedi. Yıllardır beklediğim şey oluyordu galiba. İşte, dedim içimden, boşanıyorlar. Bir anda şimşek çaktı kafamda ve kenarda köşede biriktirdiğim hayallerim bir an görünür oldu. İkisinden ayrı […]

Alphonse Daudet – Pazartesi Öyküleri II

Adam, ayağını sokağa atar atmaz: – Brrr… Bu ne sis! dedi. Hemen yakasını kaldırdı, boyun atkısıyla ağzını kapadı, elleri arka ceplerinde, başını eğerek, ıslık çala çala, dairenin yolunututtu. Gerçekten ortalığı öyle bir sis basmıştı ki, sokaklarda pek belli olmuyordu. Büyük kentlerin göbeğinde sis, kardan çok kalmaz. Sisi çatılar parçalar, duvarlar emer. Kapılar açıldıkça evlere girip […]

Alphonse Daudet – Pazartesi Öyküleri I

O sabah okula pek geç kalmıştım, azarlanacağım diye de ödüm kopuyordu. Çünkü M.Hamel bizi participe’lerden sözlüye çekeceğini söylemişti. Ben bu konunun daha ilk sözcüğünü bile bilmiyordum. Bir an, okulu asıp dağ tepe dolaşmak aklıma esti. Hava da öyle sıcak, öyle açıktı ki! Ormanın bitiminde karatavukların ötüştüğü duyuluyordu, bıçkıevinin arkasındakiRippert çayından eğitim yapan Prusyalıların sesi geliyordu. […]

Alice & Claude Askew – Hayalet Öyküleri

‘Ne mükemmel bir mehtaplı gece!’ sözcükleri döküldü Alymer Vance’in dudaklarından, ardından döndü ve bana tuhaf tuhaf baktı. Biz Surrey’de aynı küçük handa konuklardık ve hoş kokuların olduğu serin ve güzel bahçede oturuyorduk. ‘Ay ışığı olması seni etkiler mi?’ diye sordu Vance. ‘Böyle bir gece seni belirsiz arzularla doldurur mu? Evrenin sırrını keşfetmek için yüreğin bir […]

Seyit İlktürk – WhatsApp’teki Tanımadığım Kız

Sağ elimin işaret parmağını beş inçlik telefonumun ekranına sürünce telefonun ne kadar ısındığını fark ettim. Şaşırmadım buna çünkü saatlerdir telefon ile vakit öldürüyordum. Yalnız olduğumu düşünebilirsiniz ama aslında değildim o an. Ülkenin en güzel üniversitesinin en kalabalık kantinindeydim.. İçerisi hınçla doluydu. Öğrenciler kümeleşmiş şekilde ya ders çalışıyorlar ya da etrafa kahkahalar salarak sohbet ediyorlardı. Bense […]

Seyit İlktürk – Ucube Lise Öyküleri

Anne ve Babamı Öldürdüm, Her şey o gün oldu. İki yıldır yanık olduğum kıza nihayet cesaret edip, çıkma teklifi etmiştim. Sevdiğim kız yani Ayşe teklifime cevap bile vermemişti. Sadece gözlerime dik dik bakmış ve arkasını dönüp gitmişti. Hiçbir şey yapamamıştım o yavaş yavaş uzaklaşırken benden. Sadece gitmişti. Üzgün üzgün sınıfıma doğru giderken arkadan biri kolumu […]

Sevim Ak – Vanilya

Eylülün son günleri. Hava serinledi, günler iyice kısalmaya başladı. İnsanın canı, artık yünlü giysiler giyip, sıcak salep içmek istiyor. Kıymık, ekşi yoğurt yemiş gibi bakıyor bana. “Salebi de nereden çıkardın şimdi? Şu gökyüzündeki terziden söz etsek ya,” diye homurdanıp duruyor. Kıymık bu günlerde aklını havayı erkenden karartan suçluyla bozmuş. Suçlu dediği de gökyüzünde bulutların arasında […]

Sevil Atasoy – Labirent

Zor ve Gizemli Bir Dünyaya Hoş Geldiniz Size, akıllara durgunluk veren Ölüler Meydanı Jemaa el-Fna’yı anlatabilirdim. Ya da Katmandu’dan Lhassa’ya planladığınız yolculukta yanınıza alacaklarınızı. Gelin görü gizemli ve çekici dünyasına hoş geldiniz. Lisa Eder Cinayetinden Artakalan Kül, Kan, Kıl ve Koli Bandı 20 ekim 2004 günü, Kassel – Hannover Otoyolu’na dakikalar mesafesindeki St. Thomas Kilisesi’nde […]

Sevil Atasoy – Kusursuz Cinayet Yoktur

eğer bu ölümse, ölümden korkmamalı; güzel yüzünde, ölüm bile güzeldi. era quel che morir chiaman gli sciocchi: morte bella parea nel suo bel viso. Francesco Petrarca Daha öncekilerde olduğu gibi, bu kez de bir dizi gerçek suç öyküsü ve adli bilim denemesiyle karşınızdayım. Her ne kadar yazdıklarım pek keyifli şeyler olmasa da, Akdeniz güneşinin altında […]

Sevil Atasoy – Karanlığa Yolculuk (Gerçek Suç Öyküleri ve Başka Karanlık İşler)

“Tepedeki küçük odada sevişen kaç kişiydiler, üç mü? Yoksa dört, beş ya da altı mı? Kızlardan birinin boğazı kesilmeseydi eğer, bu kimsenin umurunda olmazdı.” Tıpkı 2006’da yayımlanan Labirent ve 2007’deki Bu Ayak İzi Senin Dr. Watson!’da olduğu gibi, Karanlığa Yolculuk da, büyük ölçüde suç delilleriyle ilgili. Yaşamını önemli ölçüde “delilden sanığa” kavramına ve delilleri incelemeye […]

Sevil Atasoy – Her Çikolata Yenmez

Dostlarım ve yayınevim, artık bir polisiye roman yazmam gerektiğine inanıyorlar. Ben ise hâlâ daha önce üç kez olduğu gibi gerçek suç öykülerini ve adli bilimlerin değişik alanlarındaki denemelerimi sizlerle paylaşarak, ömrümün tam yarışım verdiğim bu gizemli dünyayı tanıtmakta ısrar istiyorum. Gerçi bizlerin yaşadığı, polisiye film ve dizilerde izlediklerinize pek benzemez. Üç-beş kişiyle yürütülen soruşturmalar yoktur, […]

Sevgi Soysal – Tante Rosa

Sevgi Soysal’ı henüz “Sabuncu” soyadıyla hikâyelerini, “Tante Rosa”larını dergilerde yayımlamaya başladığı sıralarda, bu hikâyelerinden tanımıştım. Altmışlarda. O yıllarda üniversitede öğrenciydim; BabIali’deki baş uğrağım da De Yayınevi’ydi. Daha önceki bir dönemde Sevgi “Nutku” olduğunu Memet Fuat’tan öğrenmiştim. Hikâyelerinden, çok buralı bir yazar olmadığı sonucunu çıkaranlar vardı. Ama bana öyle gelmiyordu. Kendisinin de bir konuşmada söylediği gibi […]