Kategori: Hikaye-Öykü

Kerem Işık – Aslında Cennet de Yok

Adımlar görüyorum. Ayaklar. Renk renk ayakkabıların içinde gizlenen parmaklar. Bacaklar ve kollar neden sonra ilişiyor gözüme. Üst gövde ve başlarıysa görmüyorum bile. Sonsuz özgürlüğe olan inancım kadar özgür olabileceğim safsatasıyla meşgul olan bir grup insanı geride bırakıp yüzümde, ilk bakışta, yarım saat içinde en yüce utkulara ulaştığımın, en çapraşık kanunlarla düşüncelerin gizeminin çözülmesiyle sonlanacak dolambaçlı […]

Kemal Arkun – Yeniçeri Ocağı

Sırpsındığı Zaferi sultana ulaştığı zaman Sultan Murat dergâhta bulunuyor, hocalarla Şehzade Halil’in evlilik işlerini konuşuyorlardı. Sultan Murat, – Ey kardeşim, dedi. Senin evliliğin hayırlı bir iş olacak ki, bir zafer müjdesiyle beraber oldu. Hayırlı olsun. Şimdi ne diyorum biliyor musunuz? İsterim ki başkentimiz bundan böyle Edirne olsun ve senin düğününü de orada yapalım. Şehzade Halil […]

Kelile ve Dimne – Beydeba

Kelile ve Dimne tarih boyunca en çok okunan, çevrilen ve uyarlaması yapılan üç-beş kitap arasındadır. Temel konusu ahlak ve siyâsettir. Eserin Özü, hükümdar ile aristokrat bir aydın arasında gerçekleşmesi kurgulanıp temenni edilen görüş alışverişi ve istişare sohbetleridir .. Otorite’ye yakınlık, uzaklık; otoritenin devamını sağlayan temel ilkeler; halk -hükümdar ilişkisi,hükümdarla vezirleri arasındaki ilişkiler, siyâsî ihtiraslar, ehliyet, […]

Katherine Mansfield – Ölü Albayın Kızları

Picton vapuru saat on bir buçukta kalkacaktı. Güzel bir geceydi, durgun, yıldızlı; ama arabadan inip limana doğru uzanan Eski İskele’nin üstünde yürümeye başladıkları sırada denizden esen hafif bir rüzgâr, Fenella’nın saçlarına çarptı, kız hemen elini kaldırıp şapkasını tuttu. Eski İskele karanlıktı, çok karanlık; antrepolar, hayvan vagonları, yüksek vinçler, küçük, yerden yapma lokomotif hepsi yoğun karanlıktan […]

Katherine Mansfield – Katıksız Mutluluk

Lottie’yle Kezia’ya iki parmak yer bile kalmamıştı faytonda. Pat onları bavulların üstüne savurduğunda ne yapacaklarını şaşırdılar; büyükannenin kucağı doluydu, çocuk yığınını herhangi bir uzaklığa kucağında taşıması beklenemezdi Linda Burnell’den. Onlara tepeden bakan Isabel sürücü yerinde yeni uşağın yanına tünemişti. Yere bavullar, çantalar, kutular yığılmıştı. “Bunlar gözümün önünden bir an bile ayıramayacağım mutlak gereklilikler,” demişti Linda […]

Katherine Mansfield – Bahçede Eğlence

Sabahın çok erken saatleri. Güneş daha doğmamıştı, Crescent Körfezi’nin tümü beyaz deniz-buğusu altında gizliydi. Arkadaki büyük, çalılıklarla kaplı tepeler pusa boğulmuştu. Onların nerede bittiğini, otlakların, tahta kulübelerin nerede başladığını göremiyordunuz. Kumlu yol yok olmuştu, otlaklarla kulübeler öteki yanındaydı; onların ötesinde hiç kızılımsı otlarla kaplı beyaz kum tepesi yoktu; hangisinin kumsal olduğunu, denizin nerede olduğunu belirtecek […]

Karin Tidbeck – Zeplin

Doktor Franz Hiller bir zepline âşık oldu. Berlin’de modern çağın harikalarının sergilendiği bir fuarı dolaşıyordu: otomobiller, pervaneli uçaklar, mekanik uşaklar, fark makineleri ve gelecekte insanlığa eşlik edecek diğer şeyler. Zeplin halatlarla havacılık sergisinin ortasına bağlanmıştı. Kordonun yanındaki küçük tabelaya göre adı Beatrice’ti. Franz’ın daha önce zeplinlere karşı hiçbir ilgisi olmamıştı. Zeplinle seyahat etmek şöyle dursun, […]

Karanlıkta 33 Yazar – Korku Öyküleri Antolojisi

Karanlıkta 33 Yazar Korku Öyküleri Ontolojisi Joseph Sheridan Le Fanu Amelia Ann Blanford Edwards Bram Stoker William Wymark Jacobs Saki Ambrose Bierce Guy De Maupassant Montague Rhodes James David Herbert Lawrence Algernon Blackwood Carl Jacobi Ernst Theodor Amadeus Hoffmann Edgar Allan Poe Arthur Machen Thomas Burke Seabury Quinn Howard Phillips Lovecraft Clark Ashton Smith Manly […]

Kamuran Şipal – Gece Lambalarının Işığında

Öğle yemeğini acele yiyip üstüvane biçimindeki sac barakadan çıktı. Kapının önünde başına geçirdiği şapkayı biraz yana yatırdı. Yedek subay olmak için gerekli altı aylık eğitimi görmek üzere bulundukları yere geleli henüz bir ay olmamıştı. İlk günleri büyük bir sıkıntı içinde geçmiş, fakat zamanla sert kışla hayatına alışmışlardı. Az ilerde, boydan boya uzanan bir hendeğin üzerine […]

Julio Cortazar – Cinayeti Gördüm

Otelin o uzun holünün yarısına geldiğinde, büyük bir olasılıkla geç kalacağını düşündü; motosikletini, yandaki kapıcının izniyle bıraktığı köşeden almak için acele acele dışarı çıktı. Köşedeki kuyumcunun saati dokuza on kaldığını gösteriyordu; daha vakti var demekti. Güneş kent merkezindeki yüksek yapıların arasından süzülmekteydi. O (çünkü kendi kendine olduğu, başını alıp düşüncelere dalarak gittiği zamanlara özgü bir […]

Jules Verne – Zacharius Usta ve Olağanüstü Öyküler

Cenevre kenti, Cenevre Gölü’nün batı ucuna kurulmuştur; Rhône ırmağı gölden çıkarken kenti iki ayrı parçaya bölerek içinden geçer ve kendisi de, iki kıyısının arasına fırlatılmış bir adayla, kentin merkezinde ikiye ayrılır. Bu topografik konuma büyük ticaret ya da sanayi merkezlerinde sık rastlanır; kuşkusuz oraların ilk sakinlerine, ırmakların hızlı akan kollarının, eskilerin deyişiyle, tek başına yürüyen […]

Joseph Charles Mardrus – Binbir Gece Masalları

“Raviyanı ahbar ve nâkılânı asar ve muhaddisâm rüzigâr şöyle rivâyet ederler ki” (yani: Haberleri duyuranlar, eserleri nakledenler ve zamanın olaylarını anlatanlar bildirirler ki) diye başlar eski doğu masalları, Bundan dolayı masal anlatanlara eskiden “râvî” derlerdi. Bunların en ünlüsü Binbir Gece Masalları’nı anlatan Şehrazat olsa gerek, Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve […]

Jose Saramago – Demokrasi Öldü mü?

Devlet PLATON (…) Sen insanı iğrendiriyorsun, Sokrates!” dedi. “Sözümü ne kadar yanlış anlamak mümkünse, o kadar yanlış anlıyorsun.” “Hiç de öyle değil, dostum,” dedim. “Fakat ne demek istediğini daha açık söyle!” “Sokrates, sen kentlerde tiranlık, demokrasi, aristokrasi gibi değişik hükümet şekilleri olduğunu gerçekten bilmiyor musun?” “Bilmez olur muyum?” “Her kentte iktidar, hüküm süren unsurun elindedir; […]

Jose Saramago – Bilinmeyen Adanın Öyküsü

Bir adam kralın kapısını çalmış ve ona demiş ki, Bana bir tekne ver. Kralın evinin daha bir sürü kapısı varmış, ama adamın çaldığı kapı dilekler kapısıymış. Kral vaktinin tümünü armağanlar kapısının önünde oturarak geçirdiğinden (başkalarına verdiği değil, kendisine sunulan armağanlar tabii) dilekler kapısı çalındığında duymazlıktan gelirmiş ve ancak bronz kapı tokmağının gürültüsü iyice yükselip bir […]

Jose Mauro de Vasconcelos – Şeker Portakalı

El ele, acele etmeden sokakta yürüyorduk. Totoca bana hayatı öğretiyordu. Ben de, ağabeyim elimden tuttuğu ve bana birtakım şeyler öğrettiği için durumumdan hoşnuttum. Nesneleri bana evin dışında öğretiyordu. Çünkü ben evde keşiflerimi tek başıma yaparak kendi kendimi eğitirken; yalnız olduğum için, yanılıyordum. Yanılınca da eninde sonunda hep dayak yiyordum. Önceleri kimse beni dövmezdi. Ama sonra […]

Jorge Luis Borges – Yolları Çatallanan Bahçe

Wally Zenner’e âhir, Buenos Aires’te yirmi centavo değerinde çok rastlanan bir paradır. Bir yüzünde N T harfleri ve 2 sayısı jiletle ya da çakıyla kazınmış gibidir; öbür yüzündeki tarihse 1929’dur. (Güzerat’ta, 18. yüzyılın sonuna doğru, Zâhir bir kaplandı; Cava’da, İnananların taşladığı, Sukarta Camii’nden gelme kör bir adamdı; İran’da, Nadir Şah’ın denizin dibine attırdığı, yıldızların yüksekliğini […]